64
bursa dokusu
O, Bursa’da iz bırakacağı yılların
başlangıcı olan 1933 yazının ilk
gününde, eğitim yıllarının bir bölümü
Bursa Amerikan Kız Koleji’nde geçen
Piraye’ye mektup yazar. Hapishane
penceresinden görünen Bursa’yı,
Piraye’nin çocukluk yıllarına gönderme
yaparak satırlarına taşır:
Hatçem,
Sağ salim Bursa’ya ulaştık. Rahatımız
iyicedir. Mahkemenin ne zaman
başlayacağı daha belli değil. Bu da
tabii… Çünkü buraya geleli daha 24
saat bile olmadı. Aramıza dağlar,
denizler girdikten sonra hasret ve
göreceklik bir kat değil kat kat arttı.
Tez kavuşsak derim. Sen de öyle
dersin, bilirim. Ama bakalım hadisat ne
der? Hapishane penceresinden, yığın
yığın yeşillikler arkasında Bursa’nın
beyazlıkları ve keşişin dumanlara
karışan etekleri görünüyor. Ben seni
düşünüyorum. Senin çocukluğun bu
yeşillikler arasında, bu kocaman, karlı
dağın yamacında geçmiş. Ne tuhaf şey
değil mi? Senin bu en güzel günlerinin
geçtiği bu gök altında benim şimdi,
bir türlü bitmek, tükenmek bilmeyen
saatlarım uzayıp gidiyor…
Haziran 1, 1933
(Nâzım Hikmet, Piraye’ye Mektuplar-1,
s. 12)
Nâzım’da iz bırakan Bursa; “kaplıcalar,
türbeler, ipek fabrikaları ve kocaman bir
çınar”dan ibarettir…
…
Demirlerden seyrettiğim bu şehir
kaplıcalar
türbeler
ipek fabrikaları ve kocaman bir çınardır.
Ve sahici insanları
1933’te üçüncü kez
kovuşturmaya uğrayan Nâzım
Hikmet, 18 Mart 1933 sabahı
bazı kişilerle birlikte gözaltına
alınır. Gözaltı önlemi, 7. Sorgu
Yargıçlığı’nda ifadesi alındıktan
sonra aynı gün tutuklamaya
çevrilir ve Sultanahmet
Cezaevi’ne konur… Sorgu
yargıçlığının yetkisizlik bildirmesi
üzerine, 31 Mayıs 1933’te Bursa
Cezaevi’ne nakledilir.
Hazırlayan:
Güney Özkılınç
Nazım’ın
Bursa’daki
izleri