12
editör notu
editor’s note
Papatyalardan örülmüş tacını başına taktıktan sonra
yemyeşil kırlarda koşan ama tatlı tatlı esen meltemle
raks eden bir edası vardır onun. Ağaçları selamlarken,
çiçekler toprağından ayrılıp onun tacında olmak için
can atar. Güneş kanını kaynatırken, gözleri ışıldar.
Mutluluk varsa eğer şu dünyada,
en somut hali yine odur.
It has a manner resembling one who runs amidst the
greenest of prairies with a crown made of daisies while
dancing with a slow and fresh breeze. Flowers that greet
the trees yearn to be part of its crown. Its eyes sparkle as
the sun stirs its blood. If there is happiness on this world,
then it is the most tangible form.
Baharı başına vuranlar olur ya
hani, gençliği ile başı dertte
olanlar; işte bu sayı onları
anlatıyor. Baharın kimliğini
en güzel “gençlik” kelimesi
açıklar bence. Coşku gençlikle
birlikte gelir. Gereksiz ve aşırı
davranışlar sergiler insan tıpkı
doğa gibi. Her yer tohumla
dolar, polenler uçuşur havada.
Filizlenen sadece sarmaşıklar
değildir, heyecan sarar her
yanımızı. Hatta mayıs ayının
başıyla birlikte bu heyecanın
adı “bayram” bile olur. Bahar
dönemi diye isimlendirdiğimiz
bu dönem hayatımızı en içten
şekilde etkiler. Renk gelir
sağa sola. Bize. Toprağa. Kimi
zaman nezle ile başımızı biraz
ağrıtsa da bahar, genel olarak
bize “iyi” gelir. Bazen geciken
bazen “evvel” gelen yine
bahardır.
Onun hakkındaki mit hikayeleri
duyan olmuştur. Tüm bu
yaşadıklarımızı açıklayan
şey mitolojik hikayelerse ve
Bereket Tanrıçası Demeter,
kızı Persephone ya da
kudretli Hera... Hangisi
verdiyse bize bu armağanı
ya da hangisi bu armağanın
ta kendisi ise ona çok şey
borçluyuz. Doğanın geri
döndüğü, yeniden doğduğu,
küllerini üzerinden puf diye
üflediği bir dönemdeyiz artık.
Persephone’ye tutulan Hades
yüzünden ömrü kısa olsa da
baharın, bize bıraktıkları çok
olacak. Güneş Tanrısı Helios
sayesinde ip uçlarını takip
edip bulacağız artık onu.
İda Dağı’nda (bugünkü Kaz
Dağları) Zeus’a soracağız. O
da Hades ile konuşup yılda bir
de olsa bize onu gönderecek...
Sarılar, kahverengiler, griler ve
siyahlar çekildi yaşamımızdan.
Çıkarın üzerinizdeki kazakları,
montlar ve kabanlar kalksın
artık. Botlara ihtiyacınız yok
Spring gets to the head of some,
especially those who are in the
doghouse with their youth. I
believe that it is the word “youth”
that best describes spring. Joy
accompanies youth. Just like
nature, people also behave
unnecessarily and excessively.
Everywhere is filled with seeds,
pollens abound in the air. It is
not only ivies that bud, we are
also filled with excitement. And
the beginning of May even has
a word for this excitement which
is “festival”. This period that we
know as spring affects our lives
deeply. Everywhere is colored up.
Even us. And the soil. Sometimes
spring gives us a headache with
flu, but still it is “good” for us in
general. It is spring that is someti-
mes late and sometimes “early”.
Some have heard mythic stories
about it. If it is mythological tales
that explain everything that we
experience and whoever has
given this gift to us; either the
Goddess of Harvest Demeter,
its daughter Persephone or the
mighty Hera… We owe them a lot
for this. We are in a period during
which nature is revived, refres-
hed and one in which it blows of
the ashes on it. Spring will leave
behind many things for us even if
it is short lived because of Hades
who fell in love with Persephone.
We will follow the clues thanks
to Goddess of Sun Helios and
find it there. We will ask Zeus at
Mount Ida (Kaz Mountains). It will
talk with Hades and send spring
to us even if only once a year…
Yellow, brown, grey and black
have moved out of our lives. Take
off your sweaters, jackets and
coats. You don’t need boats any
more. Light shines on all of natu-
re. Seeds drop out of everyone’s
eyes. Slowly our joyful voices
will increase. Open air activities
await us.
In short, this month we are
“flowering”. You are holding an
issue filled with scents of cercis.
You will find birds and giraffes in
this issue that we prepared with
the attractive force of Botanic
Park… We gave place to hippies
on our pages while accompanied
by the spring of Vivaldi’s four
seasons; the spring eyed queen
of cinema, Elizabeth Taylor and
Şebnem Ferah are other names
that have joined us. This is also
an issue that has travelled far and
wide from Tbilisi to Bursa and its
environs…
I remember a very dear elder
relative of mine who always said
with a smile, “Good news, spring
is here!”. Don’t forget that it was
spring in the other half of the
hemisphere when we were living
autumn. Now it’s our time. Enjoy!
“Müjdemi isterim, nevbahar geldi”
“Good news, spring is here!”
En g i n Ça k ı r