62
her zaman tartışmaya açık
kaldı çünkü Anadol’dan önce
de girişimlerde bulunuldu.
Ancak büyük başarılarla
sonuçlanamadı. Piyasaya
çıktıktan kısa bir süre sonra
imalatı durdurulan “Nobel”
ile tasarım ve mühendislik
başarısıyla anılan “Devrim”
arabaları, tarihteki yerini,
Türk otomobil sektörünün
Anadol’dan önceki denemeleri
olarak aldı. 1966 yılında, Vehbi
Koç’un kurduğu Otosan A.Ş.
tarafından başlanan Anadol
arabalarının üretimi 1984 yılına
kadar devam etti. Anadol’un
varlığı Türk otomobil sektörü
için ilham verici olduğu kadar
teşvik edici bir anlam da
barındırıyordu. Çünkü Anadol,
kendinden önce yaşanmış bazı
aksiliklere, eksikliklere rağmen
Türkiye’de tamamen Türk olan
bir arabanın üretilebileceğinin
ispatı olmuştu.
Otomobil sektörünün en “Türk
usulü” otomobili Anadol,
saatte 180 kilometre hız yapan,
Türkiye otomobil tarihinin
“ilk spor otomobili” unvanını
kazanan Anadol STC–16
modeliyle de çok konuşuldu.
3 yıl içinde 176 adet üretilen
“STC–16” Anadol’un en dikkat
çeken modellerinden biri oldu.
Adı, modelin adı olan STC-
16’nın açılımıymış gibi görünse
de aslında bu kısaltmanın
orijinal hali “Sport Touring
Coupe”ydi. Ancak etkin
olduğu yıllar boyunca ona,
dönemin gençleri tarafından
yakıştırılan “Süper Türk
Canavarı” adıyla anıldı. 1973
– 1975 yılları arasında üretimi
yapılan Süper Türk Canavarı
genel olarak kullanılan ve
“Alanya Sarısı” olarak bilinen
rengi, spor olması nedeniyle
özellikle gençlerden gördüğü
ilgi, Türkiye ve dünya çapında
yapılan ralli yarışlarında elde
ettiği başarılarla otomobil
tarihine silinmez izler bıraktı.
Türkiye’de tasarlanıp yine
Türkiye’de üretilen, hem de
spor bir otomobil, Türkiye’nin
otomobil sektöründeki başarısı
açısından büyük değer
kazanmıştı. Bugün böyle bir
klasiğe sahip olmak, otomobil
tutkunları tarafından nasıl
büyük bir itibar anlamına
geliyorsa; üretildiği ve etkin
olduğu yıllarda da sahibine
hem zenginlik hem de saygın
bir sosyal statü kazandırıyordu.
Ancak 1973 yılında petrol
krizinin etkisine yenik düştü
ve yüksek üretim maliyetleri
olduğu kadar yüksek bir gelir
düzeyi gerektiriyor olması
nedeniyle üretimi durduruldu.
STC–16, aynı zamanda en
yüksek fiyata satılan Anadol
modellerinden biri, ralli
sürücülerinin tercihi ve spor
araba koleksiyoncularının
gözdesiydi.
Anadol. Otosan Inc. founded by
Vehbi Koç in 1966 continued to
manufacture Anadol cars until
1984. The existence of Anadol
was inspiring and encouraging
for the Turkish automotive sector.
Because Anadol was proof that
a completely Turkish car can be
manufactured in Turkey despite
the misfortunes experienced and
all the shortcomings.
The first “Turkish style” car of
the automotive sector, Anadol,
became a byword with the
Anadol STC-16 model which is
the “first sports car” of Turkish
automotive history with a top
speed of 180 kilometers per
hour. 176 “STC–16” models were
manufactured in 3 years and
it became the most attractive
model of Anadol. Even though
its name looked as if it was the
full form of the abbreviation,
the abbreviation actually stood
for “Sport Touring Coupe”.
However, the youth of the day
called it the “Super Turkish
Monster” throughout the years
that it was active. Its “Alanya
Yellow” color that was used
for the Super Turkish monster
during 1973 – 1975 left indelible
marks on automotive history
with the interest it received
from the young people and
its successes in national and
international rallies. A sports car
designed and manufactured in
Turkey had become valuable
for the success of Turkey in the
automotive sector. If owning
such a classic means prestige
for car lovers, it meant richness
and a respectable social status
during the years it was actively
manufactured. However, in 1973
it succumbed to the oil crisis and
its manufacturing was stopped
due to the high production
costs as well as the fact that it
required a high level of income.
STC–16 was also one of the most
expensive Anadol models, the
preference of rally drivers and
sports car collectors.
“The Turkish car that turned
a long standing dream into
reality”
Anadol was the realization of a
dream that was sought after with
stubbornness, decisiveness,
passion and permanence… It
was a revolution, the story of
which car lovers from all over
the world listen to in awe and
gives pride to those involved
in its production process. The
long time dream of Vehbi Koç
to manufacture an “all Turkish
car” demanded from him to fight
against export cars. According
to him, a car that is produced
in Turkey would be proof of the
success of the country in the
sector, would give the country
prestige and save it from loss of
foreign currency. A way had to
be found for carrying this out.
However, the result obtained after
calculating the production costs
was not very encouraging. As
a result of the search for a new,
practical and low cost means
of production, Rahmi Koç was
interested in a car manufactured
using a material known as
“fiberglass” instead of sheet
metal during the visit of a dealer
who had come to purchase
spare parts. This material was
examined more closely and it
geçmiş zaman kipinde
the past tense