Dergi Bursa Ağustos Eylül 2013 - page 86

84
Emine Civanoğlu
Uyansa, uyanıp kendine
gelse, bakınca gördüklerini
anlayacak zihin açıklığı verse
evren ona, belki de çok şey
değişecek. Taş uykusundaki
kalbimize normal gelenler, taş
uykusundaki aklımızca kabul
edilenler belki kalbimizden
başlayarak bizi önce deliye
döndürecek, sonra da
‘uyuyarak’ geçen onca zamanın
dinlenmişliğiyle diriltecek bizi.
Tabii nasıl uyanalım? Hava
sıcak, yerler pis, buzdolabı boş,
evde huzur yok, mahallede
önümüzü kesiyorlar, dizler
hep yara içinde, havlulardaki
lekeler çıkmıyor, kirpiklerimiz
kısa, sakızımız sigara paketinin
üstünde kurumuş, yağlar hep
zift olmuş ocağın üstünde,
sokağın ışığını kafasına göre
yanıp sönüyor, apartman
boşluğundan çaresizliğe
hapsedilerek öldürülmüş
ruhların ceset kokuları geliyor
zehir gibi… Nasıl uyanalım?
Taş gibi uyursak belki hayat
kendi kendine geçip gider ve
bizi hiç yormaz belki.
Diyelim bir otobüstesin,
belediye otobüsünde. Neden
hayatta olduğunu, tanrının ve
evrenin ondan tam olarak ne
istediğini ara ara kendisine
sorsa da tam o sırada devreden
lotonun toplam ikramiyesini
Only if it wakes up, wakes up to
itself, and the cosmos gives it a
clear mind to understand what
is seen, then maybe things will
change a lot. Things that are
normal to our hardened heart
and accepted by our mind may
first make us go mad, but then
resurrect us with the comfort
of feeling rested after all that
time which passed “asleep”. Of
course, how could we awake? The
weather is hot, floors are dirty, the
refrigerator is empty, no peace
at home, they block us on the
streets, knees are black and blue,
the stains on the towels cannot
be removed, eye lashes are short,
the gum on the package of the
cigarette is dry, the oil on the
cooker turned into tar, the street
light has a mind of its own, and
the smells, as if poison, of the
dead souls which are imprisoned
desperately into the well are felt…
How could we awake? If we sleep
deadly, then maybe life will slip by
and will not give us a hard time.
Say you are on a bus, a city bus.
On a city bus where a young
man, who forgets the questions
of what God and the cosmos
want from him and why he is alive
just upon remembering the total
carry-over-prize of the lottery,
spends most of his life. On a city
bus where ladies who are sick
and tired of their dear sick minded
husband’s beating, spend most
of their life. On a city bus where
aunties, who dress preppy to
hit the roads to go shopping on
a broiling hot day almost lose
kitabi
literary
Taş uykundan uyan kalbim
My dear hardened heart, it is time to awake
1...,76,77,78,79,80,81,82,83,84,85 87,88,89,90,91,92,93,94,95,96,...156
Powered by FlippingBook