85
ASLI TOHUMCU / TAŞ UYKUSU / A DEADLY SLEEP
hatırlayınca bu soruyu unutan
genç adamların ömrünün
geçtiği belediye otobüsünde.
Kocasının dayağından sıtkı
sıyrılmışsa da Sıtkıcığını yine
de yere göğe sığdıramayan
ablaların ömrünün geçtiği
belediye otobüsünde. Yazın
en kavurucu sıcağında temiz
pak kuşanıp çarşıya gitmek için
yollara düşen ve yanına oturan
adamın terle karışık toz toprak
kokusu yüzünden neredeyse
yaşama isteğini yitirecek kadar
keyfi kaçan teyzelerin ömrünün
geçtiği otobüste. Şoföre verilsin
diye uzatılan akbilleri cebine
indirmeyi kendine eğlence
bellemiş heriflerin ömrünün
geçtiği otobüste. Otobüste
59 kişi var seninle beraber.
Diyelim keyfin de yerinde,
diyelim herkesi duyasın var,
diyelim çocuklar kâinatın
derinlerinde bin yıldır uyuyan
bütün yaratıkları uyandıracak
kadar yırtınarak bağırsalar da
sinirin bozulmayacak kadar
iyisin bugün, diyelim dünyanın
bütün derdini yaşamısın da hiç
üşenmeden hayatını baştan
sona temize çekmişsin ve
bir belediye otobüsündesin.
Karamsarlığın prensesi olduğu
söylenen, Bukowski olma
yolunda sakin sakin yürüdüğü
düşünülen, gerçekçiliğin dibine
ayak basmayı başarabilmiş
birisi olarak işaret edilen Aslı
Tohumcu, seni elinden tutmuş
ve o otobüse bindirmiş diyelim.
Sabah ayakkabılarının üstüne
basarken aslında kadersizliğini
ezerek yürüyen ve dosdoğru
köşedeki tekel bayiine gidip
geceden kalma ağzına sigarayı
bir nefes borusu gibi uzatan
ergenin hali neyse, otobüsteki
havanın hali de o.
Abis’te ve Şeytan Geçti’de
de insanı yorganı kafasının
üstüne çekip uykuya kaçmaya
koşullandıracak bir ‘olmaz
olsun’luklar zinciriyle bağlayan
Aslı Tohumcu, Taş Uykusu’nda
şok edici ama aslında
bakmaktan körleştiğimiz bir
fotoğraf çekmiş, bir insan
haritası çizmiş.
Sokak aralarındaki,
yol kenarlarındaki,
köprü altlarındaki, cami
bahçelerindeki, köy
kahvelerindeki, yerin altına
bilmem kaç basamakla inilen
kokuşmuş bilardocularındaki,
vitrini beş karış toz tutmuş
tuhafiye dükkânlarındaki,
ağda yapılan odalarından
incecik çığlıkların sızdığı kuaför
salonlarındaki, bin yıldır aynı
poğaçayı pişiren ve bin yıl
daha aynı uyuzlukla bunu
yapmayı sürdürmeye razı unlu
mamulcülerindeki hikayelerine
bol keseden acı döken ve
insanlarını umutsuzluğun
vardığı boş verme eşiğinde
tutmak için türlü çeşit numaralar
çeviren bir ülkenin 59 çeşit
insanı işte bu otobüstekiler.
Onların içlerinden geçeni
de, birbirlerine söylediklerini
de, telefonda kahrederek
anlattıklarını da, kendi
kendilerine mırıldandıklarını
da duymaya ve bundan sonra
o duyduklarınızla yaşamaya
hazırsanız; hadi. Bursa’da
büyümüş Aslı Tohumcu. Onun
metnini Bursa da büyütmüş
ziyadesiyle. O otobüse
Bursa’dan binenler de vardır
belki.
their joy of living because of the
smell of sweat mixed with dust
and dirt of the man sitting next to
her, spend most of their lives. On
a city bus where dirt bags, who
find pocketing the smart tickets
that are handed to be given to
the driver entertaining, spend
most of their lives. There are 59
people other than you in the bus.
Say, you feel fine, say you feel
like listening to others, say today
you feel just good enough not
to lose your nerves even though
kids yell out to wake up all the
creatures that have been sleeping
in the depths of the universe for
thousands of years, say you have
experienced all the hassle of life
and without any laziness justified
it all from beginning to the end
and you are on a city bus. Say,
Aslı Tohumcu, who is called to
be the princess of pessimism,
is thought to walk quietly to be
making Bukowski, is pointed out
as someone who managed to set
foot to the bottom of realism, held
your hand and helped you get on
the bus.
Whatever the condition of a
teenager, who presses the back
of his shoe while walking as if
he crushes his destiny and goes
straight to the tobacco shop to
elongate a cigarette into his rusty
mouth like a pipe, is, it is also the
atmosphere on the bus.
Aslı Tohumcu, who nails us to
the spot with a chain of “no way”
feeling that conditions pulling the
blanket over the head and falling
asleep as an escape both in “The
Abyss” and “The Devil Walked
by”, has taken a shocking photo,
which really made us go blind
from too much exposure every
day, she has drawn the map of
man.
A country’s 59 different types of
people, who add much sorrow
into their stories in the street
alleys, on the roadsides, under the
bridges, in the mosque gardens,
in village coffee houses, in the
underground stinky pool halls to
which you enter by walking down
how many stairs I knew not, in the
variety shops where the display
window is very dusty, in the hair
salons where you hear screeches
from the waxing rooms, in the
bakeries where the same pastry
is cooked and will be cooked
for ages with the same languid
attitude and who play various
tricks to keep their people at the
verge of ignorance caused by
hopelessness, are all on this bus.
If you are ready to hear how they
feel inside, what they tell each
other, how depressingly they talk
on the phone, what they mutter to
themselves and if you are ready to
live with what you hear; then come
on. Aslı Tohumcu is raised in
Bursa. Bursa has also raised her
extremely. On this bus there are
perhaps some from Bursa.