97
Dublin’de diğer Avrupa başkentlerinin
aksine metro yok. Söylediğim gibi şehir
düzayak ve görece küçük olduğu için
tabanvay marifeti ile gezmek en kolay
yöntem. Alternatif olarak tramvayı ya
da şehrin bütün caddelerinde vızır vızır
işlemekte olan otobüsleri de tercih
edebilirsiniz. “Romatizmalarım azdı,
yorulmadan gezeyim” diyenler için
tatmin edici bir rotası olan turistik tur
otobüsleri de mevcut.
Şehri gezerken mihenk taşımız pek
tabii Liffey Nehri olacak. Şehrin
ortasından geçen Liffey’in kuzeyi ve
güneyi arasında İstanbul’un Anadolu-
Avrupa, İzmir’in Göztepe-Karşıyaka
ayrımı gibi bir durum var. Daha önceleri
sınıfsal bir ayrımı da işaret eden
“yukarı” ve “aşağı” Dublin arasında,
ikisi yayalara ait olmak üzere toplam
on beş köprü yer alıyor. Bunların
en meşhuru ise “Ha’penny Bridge”.
1816 yılında açılan köprü, ismini ilk
yıllarda geçiş için talep edilen yarım
Penny’den alıyor. İkinci yaya köprüsü
ise 2000 yılında açılan Millenium
Köprüsü. İrlandalılar Millenium işini
fazla abartmış görünüyor. Çünkü kuzey
tarafındaki ana cadde olan O’Connell
Caddesi üzerinde de bir Millenium Anıtı
bulunuyor. Şehrin en yüksek yapısı
olan bu uzun bir iğne ya da bayrak
direği görünümündeki metal yapının
adı “The Spire Of Dublin”. Mimarına
bolca ödül kazandırmış olsa da
hemen karşısındaki olağanüstü mimari
güzellikteki Eski Posta İdaresi ve aynı
sırada dizili olduğu diğer heykeller
ile oldukça uyumsuz görünümdeki
bu modern sanat mamulü, sadece
benim değil, Dublinlilerin de pek
sempatisini kazanmış görünmüyor.
Halk arasında “spike” yani “sivri”
olarak isimlendirilmekte ve ismi
geçtiğinde duruma bir de burun kıvırma
hareketi eklenmekte. Yine de her
yerden görünebilir olması nedeniyle
yönünüzü bulmak için kullanmakta
ve gerektiğinde altında buluşmakta
sakınca yok elbette.
Şehrin kuzeyinde görülecek yerler
daha kısıtlı. Hazır “The Spire”dan
yola çıkmışken Kuzey Dublin turunu
tamamlayalım. Kuzey Dublin’in ana
bulvarı O’Connell Caddesi’ni kesen
Hanry ve Talbot caddeleri, alışveriş
meraklıları için doğru adres. Hanry
Caddesi’nin devamındaki Mary
Caddesi’nin sonunda yer alan ve
kiliseden dönüştürülmüş olan “The
Church Restaurant” da ilginizi çekebilir.
Aynı yönde daha ilerde ise meşhur
İrlanda viskisi “Jameson”un 1780’de
kurulmuş ve bugün bir müzeye
dönüştürülmüş olan eski fabrikası “The
Old Jameson Distillery” ateş suyu
meraklıları için ilginç bir durak. Turlara