48
gezi - yorum
ışıklarıyla bezeli mezopotamya
manzarası yine müessesenin ikramı.
Mevsim uygunsa mutlaka terasa
konuşlanmalısınız. Şehirleri için
“gündüz seyirlik, gece gerdanlık” derler
Mardinliler. Arkanızda taş evleriyle
Mardin, önünüzde ayaklarınıza kadar
uzanan, ufuktaki ışıklarla mehtaplı bir
deniz gibi Mezopotamya ve üzerinizde
parlayan yıldızlar...
Ömrünüz boyunca göreceğiniz en
büyük yıldızlarla karşılayacak Mardin’de
gece sizi. Kendinizi küçücük ve çok
hafif hissedeceksiniz. Dedim ya başka
bir dünya burası. Bir de bakmışsınız
dilinize bir şarkı takılmış. Evet, burası
gibi olmalı gideceğiniz memleket;
denizi, evet denizi ayrı deniz, havası
ayrı hava...
Günün birinde yolunuz Mardin’e
düşerse, sırf bu yüzden bir kere
bile olsa mutlaka gecelemelisiniz.
Nerede kalacağınızı da çok dert
etmeyin. Son dönemde sayıları hızla
artan, eski taş evlerin ve konakların
restore edilip otele dönüştürülmesiyle
ziyaretçilerine kaliteli hizmet sunan çok
sayıda butik otel bulmanız mümkün
eski şehirde. Ertesi sabah büyük
ihtimalle kalmak için seçtiğiniz eski
taş konağın sabah serinliğiyle, çok
dingin bir sabahta, bir bebek gibi
uyanacaksınız güne. Tekrar yollara
düşmek için sabırsızlanacaksınız.
Ama sizi uyarmalıyım Mardin’e gelip
ıskalamamanız gereken, gezilip
görülecek yerlere henüz gitmediniz.
Daha Midyat var ziyaretinizi bekleyen
ve bir başka gezi yazısının adresi
olacak Hasankeyf de cabası.
Binlerce yıllık tarihi kalıntılarla içiçe
girmiş ıssız mezraları, köy evlerinin
altındaki Roma mahzenleri, kiliseleri,
manastırları, camileri, kaleleri ve taş
evleriyle sadece Türkiye’nin değil
belki de dünyanın en ilginç ve çarpıcı
yörelerinden birindesiniz. Unutmayın
burası Venedik ve Kudüs’le birlikte
dünyadaki üç açık kent müzesinden
biri.
Nereden başlayacağınız size kalmış
ama ben başlıca adresleri vermeliyim.
Eğer tarihe ve sosyolojiye meraklı
biriyseniz Kasımiye Medresesi,
Deyrulzafaran Manastırı, Mardin
Kalesi ve Dara Harabeleri’ni es
geçmemelisiniz.
Deyrulzafaran Manastırı Mardin’in
beş kilometre kadar doğusunda