98
Mutlak özgürlük yok, bunu biliyoruz.
Çünkü insanız yani sınırlıyız. Yaşamda
doğumla ve ölümle sınırlıyız, sosyal
hayatta başkalarının özgürlüğü bizim
sınırımız. Sınır demişken çok sevdiğim
bir sözü paylaşmak isterim; ’’Hakkını
hukukunu, haddini hududunu bil.’’
Sonra bedenimizle sınırlıyız. Hayır,
engelli insanlardan söz etmiyorum,
sağlıklı bedenlerimiz de sınırlı. Zaman
zaman ruhumuzun bedenimize dar
geldiğini, daha hızlı olmak, daha iyi
görmek, daha iyi işitmek, daha hassas
duyumsamak istemiyor muyuz?
Tamam sınırlıyız, ama bu bizim izafi
de olsa özgür olmadığımız anlamına
gelmiyor. En azından imkanlarımız
içinde. Hatta belki de özgürlüğümüzü
sınırlarımız sayesinde geliştiriyoruz.
Sınırlarımızı zorlamak bizi geliştiriyor,
ilerletiyor, özgürleştiriyor. İnsan
bilgisiyle de sınırlı. Bilgimizi arttırmak,
okumak, öğrenmek, bizi sınırlarımızdan
kurtarıp özgürleştiriyor. Özgürleşmek,
düşünce bazında da çok önemli.
Düşüncelerimizde özgür müyüz?
Yoksa dogmalara, kalıplara, batıla,
düşünmeden ettiğimiz kabullere
bağımlı mıyız? Bazen düşünce
özgürlüğümüzü unutup, bize dikte
ettirilen şeylere aldanıyor muyuz?
Aldanıyoruz ve avlanıyoruz. Çünkü
tutsak bir beyin kolayca yakalanıp
yönlendirilebilir. O yüzden düşüncede
özgürlük, bedenin özgürlüğünden daha
önemli. Belki de bu sebeple birçok
aydın tutsakken ya da sürgünde, bizi
özgürleştiren eserler yazdılar.
Tarihin en önemli özgürlük
hareketlerinden biridir Fransız devrimi.
Krallığa karşı, kralın tebalığına karşı
yapılmış bir devrim. İnsanları kralın
kölesi olmaktan kurtarıp, özgür birer
birey yapan devrim. Ancak bu bedensel
özgürlüğü sağlayan, önce düşüncede
özgürlük olmuş ve adına Aydınlanma
denmiştir. Bu aydınlanma kültürü,
sosyal hayatta, bilimde, teknolojide,
sosyal kurallardan devlet gibi büyük
toplumsal organizasyonlara kadar
tümünün gelişmesinde temel izlek
olmuştur.
Bizim özgürlük mücadelemiz ise
Kurtuluş Savaşı’dır. Hem aydınlanmayı
kabul etmeyen bir yönetimin (matbaa,
icat olduktan sonra şeyhülislamın
fetvaları ile 400 sene Osmanlı
topraklarına sokulmamış) zayıflamasını
fırsat bilen devletlere, hem de onlarla
işbirliği yapan padişahlığa karşı
yapılmış özgürlük savaşı. Türk halkı
bu savaşı ve özgürlüğünü, önderimiz
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
sayesinde kazanmıştır. Çünkü O
halkının haline tercüman olurcasına
“Özgürlük ve bağımsızlık benim
karakterimdir.’’ demiştir. Şimdi biz
özgürce ülkemizde yaşayabiliyorsak
O’nun ve o dönemin fedakar insanları
(ki canlarını feda etmişler) sayesinde
yaşıyoruz. Cumhuriyet dönemi Türk
halkının aydınlanma dönemi olmuştur.
Dil, harf ve eğitim alanlarında yapılan
çalışmalar, eğitimi geliştirmiş, bizi
dünya uygarlık düzeyine taşımış hatta
ilerisine götürmüştür. Kadınların seçme
ve seçilme hakkı buna iyi bir örnektir.
Şimdi bize düşen, özgürlüğümüzün
yegane şartı olan Cumhuriyetimizi ve
kurumlarını geliştirmek, aydınlanma
kültürümüzü artırmak olmalı...
Fotoğraf:
Engin Çakır, Haziran 2009
Karakterimiz
Abdulkadir Kılınç
semboller