96
ruhun gıdası
Özgür Akkaya Erdemol
Yoga Eğitmeni
Ne kadar özgürüz? Kimimiz
sevmediğimiz işlere mahkum, kimimiz
ilişkilerimizde çıkmaz sokakta, kimimiz
korkularımızla ördüğümüz duvarların
arkasında hapis. Sanki iş değiştirsek,
ilişkimizden ayrılsak her şey değişecek.
Seçimler yapıyoruz yaptığımız
seçimlerin bizi mutlu edeceğini umarak.
Sihirli değneği dışarda arıyoruz.
Birileri bizi özgür bıraksın da kendimizi
bulalım. Acaba özgürlük dışarıdan bize
verilen bir şey değil de hücrelerimizde
hissetmemiz gereken bir hal olabilir mi?
Seçim hakkımız olsun elbet. Kendi
doğrumuzu konuşalım ve kendi
doğrumuz çizgisinde hareket edelim.
Bize uymayan, içimizi titretmeyen hiçbir
şeye zorlanmayalım. Eşimizi, işimizi,
yaşayacağımız yeri, yiyeceğimizi,
içeceğimizi, kitabımızı, arkadaşımızı biz
seçelim. Bize uymayanı seçmeyelim,
bize bir şey dayatılmasın, kimse
bizi bir şeye zorlamasın. Konuşmak
istediğimizde sadece konuşmak
istediğimiz için konuşalım ve söylemek
istediklerimizi söyleyelim. İnsana
yakışır bir şekilde yaşayalım. Bazen de
kendi korkularımızdır elimizi kolumuzu
bağlayan, atmak istediğimiz adımları
atmaktan vazgeçiren. Başaramama,
yetersiz olma, beğenilmeme,
sevilmeme korkularımız bizi kendi
özümüzden uzaklaştırıp ellerimizi
kollarımızı bağlayan. O korkulara şifa
verelim teker teker, kendi merkezimizde
kalalım etkilenmeden. İçimizden geçen
her niyet, ağzımızdan çıkan her laf,
her duygumuz bir eyleme dönüyor.
Eylemlerimiz yaşadığımız gerçekliği
oluşturuyor. Günün sonunda aslında
kendi yarattığımız gerçekliklerde
yaşıyoruz. O yüzden aklımızdan geçen
her düşünceye, ağzımızdan çıkan her
lafa dikkat edelim.
Bazen de hayat beklediğimiz,
planladığımız gibi ilerlemiyor.
Tercih etmediğimiz, seçmediğimiz
hayatların, olayların içinde buluyoruz
kendimizi. O zaman hayal kırıklığına
uğruyoruz, öfkeleniyoruz, üzülüyoruz,
en kötüsü kendimizi kapana kısılmış
hissediyoruz. Dışarıdan özgür görünen
ama görünmeyen duvarların içine
hapsolmuş hayatlar. Bu duvarları
yıkmanın bir yolu olmalı.
Ünlü Yogik metin Bhagavad Gita
Karma Yoga’dan bahseder. Karma
Yoga bencil olmayan eylem (selfless
act) demektir. Attığımız her adımın,
ağzımızdan çıkan her sözün ardından
bir karşılık bekliyoruz. Çoğu zaman
birine yardım ettiğimizde bile takdir
edilmek için yardım ediyoruz, sevilmek
için birilerine iyi davranıyoruz, daha
iyi bir hayat için çalışıyoruz. Her
hareketimize eklenmiş beklentilerimiz
var. Beklentilerimiz karşılanmadığında
hayal kırıklığına uğruyoruz. Bu hayal
kırıklığı, beklentiler davranışlarımızı
yönlendiriyor. Özgür olduğumuzu
sanıyoruz ama beklentilerimiz
karşılansın diye atılan adımlar ne
kadar özgürce verilen kararlar olabilir
ki. Kendi doğrunuzu konuştuğunuzda
onaylanmayacağınızı bilirseniz ve
onaylanma, sevilme ihtiyacınız çok
yüksekse kendi söylemek istediğinizi
değil karşınızdakinin duymak istediğini
söylersiniz. İşte Karma Yoga diyor ki
beklentilerinden sıyrıl, kendin için bir
şeyler bekleyerek eylemde bulunma.
O kısır döngüden çık ki özgür
olabilesin, kendi özüne ulaşıp özgür
kalabilesin. O zaman etrafındaki olaylar
sana hiç dokunmayacak. Olaylar ne
kadar farklı şekillerde gelişirse gelişsin
sen kendi merkezinde kalıp kendi
özüne ineceksin. O zaman kendini
kapana kısılmış, görünmez duvarlarla
hapsedilmiş hissetmeyeceksin. Dışarda
ne olursa olsun seni etkilemeyecek.
Seçimlerimizle varoluyoruz. Seçim
yapmak bir özgürlük ama asıl
Anın getirdiği özgürlük
Üzerine şiirler yazılıp şarkılar bestelenen, uğruna savaşlar verilen
özgürlük. Olmazsa olmazımız. Herkes için ama en çok kendimiz
için istediğimiz özgürlük. Nedir özgürlük? Seçim yapabilmek
mi? Bu hayatta istediklerimizi seçmek mi? Seçtiklerimizi yapıp
seçmediklerimizden uzak durmak mı? Bunların ötesinde daha
derin bir kavram mı? Bir adım öteye gitmeye ne dersiniz?