64
geçmiş zaman kipinde
the past tense
tarihine bu özelliği ile ilk kez
Türk kadınlarının oynadığı film
olarak geçti. Sonraki yıllarda
ortak yapımlar başladı. Türk,
Yunan, Mısırlı oyuncuların
bulunduğu, seslendirmelerinin
yurtdışında yapıldığı filmler
çekildi. Muhsin Ertuğrul’un
en önemli filmlerinden kabul
edilen “Bir Millet Uyanıyor”,
ilk kez bir oyuncunun “ünlü”
olduğu filmdi. Atıf Kaptan
bu filmdeki rolüyle halk
tarafından beğenilmiş ve
tanınmış bir yüz haline geldi.
1934 yılında yine Muhsin
Ertuğrul tarafından ikinci kez
uyarlaması yapılan “Leblebici
Horhor” filmi Türk sinemasına
yurtdışından gelen ilk ödülü
kazandırarak büyük bir
başarıya imza attı. Çekimleri
Bursa’da gerçekleşen ve Türk
sinemasının ilk köy filmi olan
“Bataklı Damın Kızı Aysel”
filminin başrol oyuncusu ise
Türk sinemasının “ilk kadın
yıldız”ı Cahide Sonku’ydu.
Yurtiçinde ilk resmi yarışma
Yerli Film Yapanlar Cemiyeti
tarafından 1948 yılında
düzenlendi. Bu yarışmanın
sonucunda filmlerin yanı sıra
yönetmenler, senaristler,
oyuncular, bestekârlar da
ödüllere layık görüldü.
Yeşilçam sinema için önemli
bir ifade haline gelene kadar
Türk sineması birçok evreden
geçti. Türkiye’de sinemanın bir
sektör haline gelişiyle açılan
film şirketleri o zamanlar
tek bir sokaktaydı. 1940’lı
yılların ortalarında yerleşmeye
başladıkları sokağın adı
ise Yeşilçam Sokağı’ydı.
“Meşhur” olmak isteyenlerin
aşındırdığı kapılar arttıkça alan
genişleyecek, zaman içinde bu
küçük sokak geniş bir semte
adını verecekti. 50’li yıllar Türk
sinemasının “Altın Çağı”nın
başlangıcı oldu. Zaman içinde
Ömer Lütfi Akad. Cinema was
now completely out of the effect
of theater. With this movie, Ayhan
Işık won the contest organized by
“Yıldız Magazine” thus becoming
the first star of Turkey. Belgin
Doruk was another name who
shared the same fate with Ayhan
Işık during the contest. One of
the first “child stars” was thus
born as “Ayşecik” who was not
called by her real name, Zeynep
Değirmencioğlu, even after
leaving the sector. Ayşecik had
broken new grounds at the age
of two and was followed by new
child stars. “Halıcı Kız” (The
Carpet Weaver) was also directed
by Muhsin Ertuğrul during that
period and was the first color
production in Turkish cinema.
This movie was also the last by
Ertuğrul. Unforgettable names
started to emerge in the Turkish
movie scene until the mid-50s.
Osman F. Seden, Memduh
Ün, Abdurrahman Palay… The
sector was stirring up and this
fast rise in Turkish cinema was
crowned with both national and
international awards. “Susuz Yaz”
(Dry Summer) directed by Metin
Erksan won the Golden Bear
award at the Berlin Film Festival
and was the first important
victory in Turkish cinema. This
was followed by new records
and awards which could not
be exceeded anywhere else
in the world but Turkey. New
movies brought new successes,
new names and new stars
that would not be forgotten for
years to come. Turkish cinema
was advancing, reaching new
successes while innocent
faced beautiful actresses and
handsome actors were starring in
the dreams of viewers as well as
the movies themselves.
60s were the period when Turkish
cinema was at its peak and it
was a time when each movie
that was aired increased the
quality bar higher and higher.
The rise that started in the 50s
continued in the 60s as well
without losing any pace. The
color productions that started to
be shot in 1963 resulted in the
coloring up of the market as well