46
Yüksek Okulu’nda okumaya
başlamak üzere ayrıldım
Bursa’dan. Tüm akrabalar ve
ailem hala oradalar. Bursa ile
bağlarım aslında hiçbir zaman
kopmadı. Benim için hatıralar ve
hayatimin ilk 18 yılının izleri ile
dolu bir şehir…
Bursa’da çocukluk,
ilk gençlik anılarınız;
sevdiğiniz,
unutamadığınız kişiler,
olaylar, semtler var mı?
Bizimle paylaşır mısınız?
O kadar çok hatıra var ki
başlı başına bir kitap olabilir.
Bunların içinden rastgele birini
seçmek hem zor hem de biraz
haksızlık gibi geliyor diğer
hatıralara. Çocukluğumun 5
ile 12 yasları arası, o zamanlar
adı Kükürtlü Oteli olan o
çok farklı ve etkileyici otelin
bahçesinde, havuzunun
yanında, hamamlarının
buğulu dünyasında gerçekten
kokladığınız kükürt kokusu ile
sarmalanmış merdivenlerinde
geçti. Sanki Grand Budapest
Hotel filminin Türkiye versiyonu
gibi bir yerdi. İnanılmaz ilginç
karakterler, sezonluk gelen
insanlar, kestane ağaçları
altında içilen çaylar… Gerçekten
büyülü bir dünyaydı. Her
anlamda bende çok derin izler
bıraktı. Herhalde gülü sevmem
dahi buradaki gül bahçesinden
olabilir.
İhsan Oktay Anar’ın
“Puslu Kıtalar Atlası”
kitabındaki hayali
karakterleri arasında
neden özellikle “Mercan
Dede”yi tercih ettiniz?
Tercihten ziyade kaderin
buluşması, buluşturması gibi
bir şeydi. İlk okuduğum anda
kendimden çok şey olduğunu
hissettim Havai Mercan Dede
karakterinde. Yaşlandığımda
böyle hafif meczup, hafif
garip ama kendi gönlüne
göre isler yapan biri olacağımı
sanıyorum daha ilk o zamanlar
fark etmeye başlamıştım. Bu
vesile ile İhsan Oktay dostla
tanışmış olmak hayatımın diğer
mutluluklarından biri oldu.
Muazzam güzellikte bir ruh.
Sonraki dönemlerde neler
yaptınız Mercan Dede
olarak?
Birkaç farklı ülkede farklı Sufi
gruplarla çalıştıktan sonra
1997’de kurduğumuz “Mercan
Dede Ensemble”nin ilk albümü
“Sufi Dreams” yayınlandı. Az
yayınlanmasına rağmen çok
güzel tepkiler alan bu albümü
diğerleri takip etti. 2004’te
benim “çıraklığa geçiş” albümü
olarak tanımladığım “Su”
albümü çıktı. 2007’de Mevlana
Celaleddin Rumi’nin 800.
doğum günü için hazırladığım
ve Avrupa Dünya Müziği
leading figures of both Sufi music
and culture at the time and who
is also known as the best living
bendir expert. I learned about the
art of paper marbling from ney
master Niyazı Sayın. In 1988, I
moved to Canada. I completed
my bachelor’s and master’s
degrees on fine arts there. I then
started working as an academic
at the university I graduated
from, however I had to quit after I
started focusing more on making
music. I started working as a DJ
as well as giving conferences
and organizing workshops at
universities on electronic music,
dance and meditation.
When and how did you
leave Bursa? What are your
ties with this city?
It’s been a long time. I think it
was 1984. I left Bursa to start my
education at the Faculty of Press
in Istanbul. All my relatives and
family members are still there.
Actually my ties with Bursa never
broke. For me, it is a city that is
full of the memories of the first 18
years of my life…
Do you have any childhood
memories, young
adulthood memories,
people you love and people
or events you cannot forget
in Bursa? Can you share
with us?
There are so many memories
that one may write a book on
them. It is difficult to select one
at random and it also feels like
it would not be fair to the other
memories. I spent the years 5
and 12 during my childhood at
what was then called the Kükürtlü
Hotel’s unique and impressive
garden, next to the pool amidst
the scent of sulfur that one could
smell emanating from the steamy
air of Turkish baths in the garden
of the hotel near the pool. It
resembled the Turkish version
of the movie entitled Grand
Budapest Hotel. Unbelievably
interesting characters, people
who come for the season, drank
tea under chestnut trees… It was
really a magical world. It left deep
traces in me in all aspects. My
love of roses might perhaps be
due to the rose garden here.
Why did you choose
“Mercan Dede” from among
the fictional characters of
“Puslu Kıtalar Atlası” by
Ihsan Oktay Anar?
It was the meeting of fates rather
than a choice. I felt very close
to the Frivolous Mercan Dede
character when I read the book.
I think I will be someone who will
be living to his heart’s content
like him when I grow old and I
believe I had this realization back
then. Thus, it was another great
joy of my life to have met Ihsan
Oktay. A fabulous soul.
What did you do in the later
stages as Mercan Dede?
After working with different Sufi
groups in various countries, “Sufi
Dreams” was released which was
the first album of the “Mercan
Dede Ensemble” founded
in 1997. Even though it was
released in very small numbers,
we received good reactions and
doğum yeri bursa
born in bursa