71
Eğer, Münevver’i evlatlık almak
için talip olan aile, Münevver’in
annesine onu okutacaklarına
dair söz verseydi, annesinden
de ayrı büyüyecekti. Böyle
zor zamanlardan geçen
Münevver Belen, yakın aile
dostları Raşit Bey’in teşvikiyle
1922 yılında girdiği sınavı
kazanarak, İstanbul Erenköy
Kız Lisesi’nde yatılı okuma
imkanı buldu. Kendi halinde
bir semtten, fakir bir aileden
gelen Münevver, Erenköy
Kız Lisesi’nin binasını, süslü
duvarlarını, yüksek tavanlarını,
salonlarını görüp hayran kaldı.
Onun bu hayranlığının, henüz
14 yaşındayken ileride başarılı
bir mimar olacağının temellerini
attığından habersizdi.
Münevver Belen, 1929’da
liseyi bitirince güzel sanatlara
kadınların da alınacağını duyup
hemen sınava girdi. Yakın
arkadaşı ve okul çağlarından
itibaren hiç ayrılmadığı Leman
Tomsu ile birlikte girdikleri
sınavda başarılı oldu. Çocukken
geçirdiği hastalık yüzünden
sol kulağı az işiten Münevver
Belen, sevgili dostu Leman’ın
da desteğiyle başarılı bir eğitim
dönemi geçirdi. İstanbul’da
olmak, buranın mimari zenginliği
nedeniyle Belen için büyük bir
nimetti. Daha küçük yaşlarında
ne olduğunu bilmeden ilgi
duyduğu mimari artık hayatının
tamamını kaplamış ve yine yakın
dostu ile birlikte bu okuldan da
başarıyla mezun olmuştu. O
artık Türkiye’nin ilk kadın mimarı,
Güzel Sanatlar Akademisi’nin ilk
kadın mezunlarındandı.
Belen’in Bursa’da girdiği
She worked at the Bursa Nafia
Directorate in 1936, two years
after her graduation. It was there
that she met her spouse Mithat
Gözeler. Their daughter Bercis
was born one year after their
marriage in 1940. This was a
period of time during which she
was happy to care for her family
but had stayed away from her
career. Münevver Belen led a
life full of success stories until
her sickness in 1972 with which
she was able to fight only for a
year… She worked with her dear
friend Leman Tomsu not only for
the Bursa Public House but also
for other public house building
projects in Karamürsel, Gerede,
Kayseri.
Rebirth…
The theater opened by Ahmet
Vefik Pasha had been damaged
due to neglect and Bursa had
once again entered a period
during which there was no
theater in the city. A new period
started in Bursa for the theater
when in the Turkish Hearths
opened a representation office
in 1926. The hearth was shut
down a few years later, but the
representation office continued
to serve as part of the Bursa
Public House starting from
1932. The building for which
Münevver Belen’s project
had been selected entered a
troublesome period in 1951
following the closing down of the
Public House. Its silence was
not disrupted until 1957. It was
during May of the same year
that a decision was made and
the Marmara Cinema building
which had not been seen fit for
a theater was to be transformed
into one and assigned to the
State Theater. The Mayor
of the city at the time, Sabri
Çağlayangil, started work to build
a theater after Cüneyt Gökçer
and Muhsin Ertuğrul requested
Açılış programı, 1957