67
edilen Persenk ile dikkatleri
üzerine çekmeyi başardığı gibi
ölümünden sonra yıllar boyu
araştırılacak olan bir gerçeğin,
uzun süren bir tartışmanın
temellerini de atmış oldu.
Feraizcizade Mehmet Şakir,
kısa bir süre içinde el yazması
olarak hazırladığı ve yalnızca iki
nüshadan oluşan bu eserinde
Türkçe için “Adem Dili” diyor
ve Türkçe’yi Güneş olarak
tanımlıyordu. Ona göre diğer
gezegenler nasıl Güneş’ten
koparak tek başlarına birer
gezegen haline geldiyse, diğer
diller de Türkçeden türeyerek
son hallerini almışlardı. Bu
teori, ortaya atıldıktan uzun
yıllar sonra 3. Türk Dil Kurultayı
tarafından kabul edildi ve
“Persenk” isimli eser, yıllar sonra
ortaya çıkacak olan “Güneş Dil
Teorisi”nin ilk adımıydı.
Edebi kişiliği, tiyatro yazarlığı
hatta kazandığı dil bilincinde,
Ahmet Vefik Paşa’nın katkısını
ve desteğini esirgemediği
Feraizcizade Mehmet Şakir’in
neredeyse tüm eserlerinde de
Moliere’nin etkisi görülürdü.
1885 yılında yazdığı ilk eseri
olan İnatçı yahut Çöpçatan’ın
ardından aynı yıl İcab-ı Gurur
yahut İnkilab-ı Muhabbet’i yazdı.
Bu eserlerini Evhami (1886),
Kırk Yalan Köse (1886), Teehhül
yahut İlk Gözağrısı (1886) ve
yine 1886 yılında yayınladığı
“Yalan Tükendi” oyunları takip
etti. Tüm eserlerinin ortak
noktası Ahmet Vefik Paşa
ve Moliere’nin Feraizcizade
Mehmet Şakir üzerinde bıraktığı
etkiydi. Yazdığı oyunların
ana temaları ise genel olarak
adalet, özgürlük, namus,
yardımseverlik, dürüstlük,
yaşam sevgisi, vatan sevgisi,
sabır, cesaret, çalışkanlıktı.
plays were in general justice,
freedom, honor, philanthropy,
honesty, love of life, patriotism,
patience, courage and
industriousness. His plays were
staged at the Ahmet Vefik Pasha
Bursa State Theater opened to
service by Ahmet Vefik Pasha
which later on collapsed as a
result of neglect but then took on
its modern appearance of today
following fires and earthquakes;
his name continues to live after
being given to the Chamber
Theater Stage as well as the
Youth Course.
Ahmet Vefik Pasha who
played an important role in the
development of Turkish theater
in the western sense discovered
the potential in Mehmet Şakir
thus supporting him by taking
him in as a member of the
Council of Theater Afficionados
where he gave Turkish speaking
courses to artists from minority
communities. Mehmet Şakir
started writing plays after this
period but his responsibility at
this council overshadowed his
love. It was during this time that
people started the gossips that
almost led him to get divorced
from his wife Zehra Hanım who
was his first wife that he loved
dearly leading to a life of regret
and unhappiness. Mehmet Şakir
got married 3 times but the pain
he felt when he got divorced from
his first wife Zehra, the mother of
their children İffet and Refet, has
been reflected in almost all his
writings. Following the separation
that Mehmet Şakir considered
to be forced, he married Münire
Hanım. He had found happiness
in his 2nd marriage but this time
he experienced the pain of losing
his wife at a very early age. His
daughter Lebibe Canan from his
3rd marriage became the source
of pride for him when she was
among the first female students
to enroll in Istanbul Darülfünun.
A woman’s touch
on the theater…
The theater culture started in
Bursa by Ahmet Vefik Pasha
Ahmet Vefik Paşa Devlet Tiyatrosu