Dergi Bursa Haziran-Temmuz 2011 - page 66

64
deli kızın defteri
TAM BU NOKTADA TAKILDIM
KALDIM. O, kızının gözünün önünde
büyüdüğünü ve ona bile yetişemediğini,
sürekli koşup, yine de geç kaldığını
anlatmaya devam ederken;
ben zihnimde uçuşan düşünce
baloncuklarını bir bir patlatarak gerçek
dünyaya dönmeye çabalıyordum. 
"Kendimi onunla aldatıyorum"
derken eşinden bahsediyordu. Evet
biliyordum, muhteşem bir evlilik değildi
onlarınki, zaten hangisi öyleydi ki... O
veya bu şekilde kendisi için çizilmiş
yolları izleyerek doğan, büyüyen, okula
başlayan, okulu bitiren, işe başlayan,
evlenen, şanslıysa henüz boşanmadan
çocuk sahibi olan veya yine şanslıysa
henüz çocuk sahibi olmadan boşanan,
yaşlanan, çocuklarını okula gönderen/
işe başlatan/evlendiren, torun sahibi
olan, ve sonunda ölen canlıya insan
denir. (Bkz. On Adımda Biyoloji,
Adım 1) Evlilik, bu yolda ilerlerken
alınması gereken virajlardan birisi,
hatta belki de en önemlisidir. Evet, tam
olarak böyledir.
"Bizimkisi bir şirketi yürütmek
gibi..."
demişti daha önce de, "ortak
ürünümüzün iyiliği için çalışıyoruz." Bu
muydu hayatın kalanı için öngörülen
rota? Gökten düşen elmalar, sonsuza
kadar mutlu yaşamalar masallarda
olurdu, bunu biliyorduk ama, ancak
buraya kadar mı erebilmişti o yüce
aşkın kolu? Ne hazindir ki, herkesin
bildiği ama kimsenin kabul etmek
istemediği bir yere varıyordu en davullu
zurnalı düğünler bile...
"Ortak ürünün iyiliği için birlikte
yaşamaya katlanma" ekseninde
seyrederken; görev paylaşımında
üzerine düşen sorumlulukları yerine
getirme, akşamları eşinle yarım saat-
çözülmesi gereken mali sorunlar ya
da ekstra bir gündem maddesi söz
konusuysa belki bir saat-konuşma, ve
bu esnada bir yandan televizyonda
dizi izlerken meyve yeme; haftasonları
benzer durumdaki "iyi arkadaş"larla
buluşup -kadınlar mutfakta ya da
salonda, erkekler mangal başında
veya içki sofrasında- hep aynı
konularda (çocuklar, fazla kilolar,
alışveriş, kocalar/iş, futbol, kadınlar)
hep aynı sözleri sarfederek zaman
geçirme; ve tüm bunların son derece
normal olduğuna kendini inandırma...
Kendini kandırma ve sonunda
kendini eşinle aldatır hale gelme...
Hadi Havva o zaman işin bu raddeye
varacağını tahmin edemedi ve bile bile
lades dedi; peki biz neden canımızı
yakacağını bildiğimiz bu elmadan
bir ısırık almak için hala bu kadar
hevesliyiz?
"Hala bitirmedin mi?" diye sorduğumda, vereceği cevabın beni böylesine derin ve karanlık dehlizlere
sokacağını bilmiyordum. "Bitirmek istiyorum, ama o kadar bölündüm ki, birçok şeyle uğraşıp, hiçbirini
tamamlayamıyorum. Aynı anda dört kitap okuyorum, eve taşıdığım işimle uğraşıyorum, bir yazı ve yeni
bir tasarım üzerinde çalışıyorum, bir de kendimi onunla aldatıyorum..."
Gözde Aral
“Yasak elma”
1...,56,57,58,59,60,61,62,63,64,65 67,68,69,70,71,72,73,74,75,76,...140
Powered by FlippingBook