Dergi Bursa Haziran-Temmuz 2011 - page 70

68
havadan sudan
HEPİMİZDE VARDIR zaman zaman
gitme isteği. Çocukluğumdan annemin
sözlerini hatırlıyorum. Bazen çok
uzaklara gitmek istediğini söylerdi.
Bugünlerde çok duyar oldum bu sözü
çevremden, herkesin gidesi veya
kaçası var uzaklara. Her şeyini alarak
ya da her şeyden vazgeçerek...
Rüzgarlar bu duyguyu hatırlatır bana
daima. Serin, kışkırtıcı bir dokunuşla
gelir vurur yüzüme. Yüzüme çarpıp
geçerken içime çekerim, kapanır
gözlerim ve onun fısıltısını duyarım:
“Hadi” der, “kalk ve kıpırda...” “Bir kez
olsun farklı bir yöne git, hesaplamadan,
çok düşünmeden, keşfederek
hissederek takip et beni.”
Gitmek yenilenmektir bence, özgür
hissetmek. Gideceğimiz yönü tam
olarak bilmesek de, hatalı kararlar
alsak da gerçek bir tecrübedir.
Keşiftir en azından, sorumsuzluk
değil... O kadar korkarız ki düzenimizi
bozmaktan, farkında bile olmadığımız
bağımlılıklarımızdan vazgeçmekten.
Yaşamımızda bir şeyleri değiştirmek
için daima doğru zamanı, uygun şartları
bekleriz. Fakat o şartlar hiçbir zaman
uygun olmaz biz uygun olmadıkça.
Zaman ise aldırmadan süratli bir
şekilde ilerler ve beklemez hiçbirimizi,
tıpkı rüzgarlar gibi....
Elbette kolay değil hayallerinin peşine
takılmak. Sonunda mutluluk da olabilir
hayal kırıklığı da... Yıllarca zor geldi
bana da gitmek. Mecburi vedaları
sevemedim hiç. Aniden toplanan
eşyaları, belirsizlikleri, havalimanlarını,
otogarları sevemedim. Şimdi anlıyorum
da, o gitmeler büyüttü beni. Her yeni
adım farklı yerler tanıttı. Farklı renkler,
duygular işledi içime. Artık değişti
bakışım. Her gidiş yeni bir dünya,
her karar yeni bir ben oldu. Ama hala
bitmeyen ertelemelerim var: başlanacak
diyetim, yapamadığım ziyaretler ve
bitirilecek işler... Artık dinliyorum
rüzgarların sesini, hazırım takibe. Bu
mevsim büyük valizler istemiyorum.
Erken rezervasyon da yaptırmadım.
Küçük kızım sokak aralarında keşfetsin
dünyayı, mini kulüpte değil. Doğal
animasyonlar izleyeceğim artık. Gün
batımındaki ışıkların dansını, deniz
fenerindeki aşıkları, limana dönen
teknelerin yarışını, bir dondurma daha
diye ağlarken çekiştirilen çocukları...
Detaylara takılmadan havadan sudan
sohbetlerle tanışacağım yeni insanlarla.
Doğayı olduğu gibi kabullenmeyi
öğrenip, her günün bir armağan
olduğunu hatırlamak istiyorum yeni
kararlarla, yeni yarınlara doğru... Benim
için artık “gitme” zamanı...
Soluduğumuz havanın farkına varmadan, nefes nefese, “telaş
içinde” yaşıyoruz. Zamansızlıktan, yorgunluktan şikayetçiyiz.
Hayallerimiz ve beklentilerimiz var. Ancak bize sonsuz hayatlar
bahşedilmiş gibi erteliyoruz kendimizi. Mazeretler uydurup herşeyin
ayağımıza gelmesini bekliyoruz, gitmek dururken...
“Gitme” zamanı
Nazan Aşkalli
1...,60,61,62,63,64,65,66,67,68,69 71,72,73,74,75,76,77,78,79,80,...140
Powered by FlippingBook