Dergi Bursa Ağustos-Eylül 2011 - page 29

27
yaşanmış ve Uludağ’dan gelen tüm
dereler kurumuş. Kuraklık sonucu
çekirgeler tüm ekili alanları istila
etmiş. O zamanlar, bugün olduğu
gibi Çekirge’de kaplıcalar ve zengin
ailelere ait evler varmış. Geçimini
odun satarak sağlayan yaşlı bir adam
da burada yaşarmış. Çevredekiler,
çekirgelerin adamın hiçbir eşyasına
zarar vermediğini fark etmişler ve
onun mübarek bir insan olduğunu
düşünmüşler. Bunun sonucunda çevre
halkı adamdan yardım istemiş. Adam
bir gecede tüm çekirgeleri yok etmiş.
Sonrasında halk, adamın mübarek bir
kişi olduğuna tamamen inanmış. Bu
durumun ortaya çıkmasından rahatsız
olan adam, Bursa’yı terk etmeye karar
vermiş fakat adam yola çıkacağı gün
ölmüş. O günden sonra halk buraya
Çekirge Sultan demeye başlamış.
Kaleden ayrıldı, Şehre “küstü”
Hiç şehre küsülür mü? Ama zamanında
küsülmüş. Bursa kurulduğu ilk
yıllarda kaleden ibaretti ve kalede
yaşamasına izin verilmeyen kişiler (
suçlular, hırsızlar vs.), kalenin birkaç
kilometre dışında ve aşağısında kalan
mevkide kendilerine bir yerleşim yeri
kurmuşlar. Burada yaşayan kişiler
şehirle bağlantılarını koparmışlar
yani şehre küsmüşler. Rivayete göre
Şehreküstü ismi buradan geliyor.
Bazı kaynaklara göre ise, Şehreküstü
semtinin Bursa Kalesi’nden ayrı olarak
kurulan bir yerde olduğu için bu şekilde
isimlendirildiği biliniyor.
Umur Bey’in eseri Namazgâh
Bursa’nın eski yerleşim yerlerinden
biri olan Namazgâh, adını Timurtaş
Paşa’nın oğlu Umur Bey’in yaptırdığı
namazgâhtan alır. Semtin, 1487 –
1530 tarihleri arasında “Musalla”
adıyla anıldığı biliniyor. Açık bir alanda,
toplu olarak namaz kılmak için yapılan
yer anlamına gelen namazgâhta
taştan bir minber ile mihrap yer alır.
Namazgâhlar, hemen hemen tüm
önemli İslam şehirlerinde bulunuyor.
Bursa’daki Namazgâh da, çoğunlukla
bayram günleri ve hacca giderken
yapılan toplu törenlerde kullanılıyor.
Yıldırım Beyazıt’ın Nalbantı
Nalbantoğlu. Kentin kalbinde, ismiyle
dikkat çeken bir diğer semt. Mahalleye
adını veren mescidi, Yıldırım Beyazıt’ın
baş nalbantının yaptırdığı ve semtin
isminin buradan geldiği biliniyor.
Domates, biber, patlıcan: Tahtakale
Mahallenin adı, Arapça’da kale dibi
anlamına geliyor. Eskiden sebze
- meyve satılan yerlere Tahtakale
denilirmiş. Çünkü köylülerin getirdiği
yaş sebze ve meyveler, sağlık ve
güvenlik nedeniyle kalenin içine
sokulmadığı için, kale diplerinde
satılırmış. Semtin isminin bu şekilde
ortaya çıktığı biliniyor.
Setbaşı
Mahalle bir set ve tepe üzerinde
bulunduğu için, semte bu adın verildiği
söyleniyor.
Su Taksimi: Maksem
Maksem, taksim etmek anlamına
gelir. Eskiden Maksem Mahallesi’nde
Bursa’ya gelen suların taksimi
yapılırmış. Bu nedenle mahalle Maksim
veya su dağıtma yeri anlamında
“Maksemü’l-ma” olarak da anılmış.
Maksem’den, kırktan fazla künk
(pişmiş toprak veya betondan yapılmış
kalın su borusu) ile Bursa’nın diğer
mahallelerine su dağıtımı yapılırmış.
Maksem isminin buradan geldiği
biliniyor.
Arabayatağı
Eskiden köy olan mahalle, 93
göçmenleri tarafından kurulmuş.
Önceleri, İnegöl ve Yenişehir’den gelen
arabalar mola verdiklerinde, burada
çok sayıda araba toplandığı için semte
bu isim verilmiş. Sizin anlayacağınız
eski bir otopark Arabayatağı.
Beş hane: Beşevler
Aslında isminin nereden geldiğini
tahmin etmek zor değil. Eski bir köy
olan mahalle, 93 göçmenleri tarafından
1880’li yıllarda kurulmuş. Bulgaristan’ın
Köstendil kasabasından gelen beş
ailenin yerleştiği bu semt, başlangıçta
hükümetten izin alınmadan kurulduğu
için ailelerin çabalarıyla köy olarak
kayda geçirilmiş.
Kaynakça
Kaplanoğlu Raif, (2001), Bursa’da Yer
Adları (Bursa Ansiklopedisi, Bursa,
Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları)
1...,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28 30,31,32,33,34,35,36,37,38,39,...124
Powered by FlippingBook