Dergi Bursa Ağustos-Eylül 2011 - page 39

37
bir yer Şatila. Duvarlarda İsrail ve
ABD karşıtı yazılar, afişler, Filistin ve
çeşitli Arap ülkelerinin örgüt bayrakları,
Arap liderlerinin neredeyse her sokak
başına sıralı posterleri, hepsinin elinde
birer oyuncak silah olan çocuklar ve
vızır vızır geçip giden motosikletlerle,
gerçekliğinizi yitirip kendinizi bir
belgesel filmin içinde zannedeceksiniz.
Olanların gerçekliğiyle ve koşulların
zorluğuyla yüzleştikçe anavatanlardan
kopartılıp burada yaşamak zorunda
bırakılmış insanların trajedisi
boğanızda düğüm olacak. Yardımınıza,
siz Türk kardeşlerine kola ikram
eden bakkal yetişecek. Parasını
ödemeye kalktığınızda eli kalbinin
üzerinde olacak. Minnetinizi birlikte
çektireceğiniz hatıra fotoğrafında
göreceksiniz sonra. Orada
geçireceğiniz birkaç saat sadece
Beyrut’u değil bütün Ortadoğu
gerçeğini daha iyi görmenize,
anlamanıza vesile olacak ve haber
bültenlerinde bölgeyle ilgili bahsi
geçenler artık sizin için daha farklı
şeyler ifadecek.
Şatila ziyareti sonrası sizi Downtown
paklar diyerek hemen adresi
söyleyeyim. Ama önce otelinize dönüp
üstünüze başınıza bir çeki düzen
verseniz iyi olur. Hamra’dan kuzeye
doğru yürüme mesafesindeki bölge,
şehir merkezi yani Downtown sayılıyor.
Bölgenin bir diğer adı Solidere. Bir
zamanlar çatışmaların da merkezi olan
bu bölge Hariri zamanında -bir rivayete
göre 30 milyar dolar harcanarak-
baştan inşa edilmiş. Araç trafiğine
kapalı bir alanı çevreleyen kafeler,
restoranlar, lüks ile özdeşleşen her
markayı mutlaka bulacağınız çarşılar,
sergi salonları ve alışveriş merkezleri
ile bambaşka bir dünyaya ışınlanmış
gibi olacaksınız Solidere’de. Size
Beyrut’ta olduğunuzu hatırlatan ve
orada gerçek değilmiş gibi görünense
yine köşelerdeki askerler olacak. Bu
defa güvenlik görevlilerini biraz daha
sempatik tavırlarda ve ziyaretçilerin
fotoğraflarını çekerken görmeniz
olası. Solidere bölgesi bu lüks ve
şatafatın içinde yine çok kültürlülüğü
harmanlamayı başarıyor. Aynı bölgede
Mavi Kubbesiyle meşhur Osmanlı
mimarisi örneği Muhamad al Amin
nam-diğer Refik Hariri Camii, Katolik
ve Ortodoks Kiliseleri yan yana arz-ı
endam ediyor. Genel olarak Fransız
mimarisinin hakim olduğu bölgenin
ortasındaki meydanda ise restore
edilmiş haliyle Sultan Abdulhamit’in
saltanata çıkışının otuzuncu yılı şerefine
Ortadoğu’da beş ayrı şehirde yaptırdığı
saat kulelerinden biri bütün ihtişamıyla
sizi karşılıyor. Solidere bölgesinin
hemen dışında, Hariri Camii’nin arka
cephesine komşu Özgürlük Meydanı
ve Martys Heykeli var. Lübnan’ın
bağımsızlığını simgeleyen bu heykel
de kurşunlardan payını almış ve
hafıza tazeleme oyununun önemli
aktörlerinden biri olarak kalacak gibi.
Gündüz alışverişe çok meraklı
değilseniz Downtown yerine hemen
arka taraftaki Ermeni Mahallesi Burj
Hamud bölgesini gezmenizi öneririm.
Şehrin bir diğer önemli etnik unsuru
Ermenilerin çoğu, techir ile buralara
kadar gelmiş olan Anadolulular. Kesin
bir sayı vermek güç ama iddia edilen
yüz bin kadar Ermeni’nin buraya
göç etmiş olduğu. Ki zaten tuhaf bir
şekilde dükkanlardaki Ermenice yazılar
dışında basbayağı bir Anadolu kentine
geldiğiniz hissine kapılıyorsunuz
burada. Zaten çok geçmeden
kulağınıza Türkçe diyaloglar, gözünüze
de tabelalarda –yan eki almış
tanıdık soyadları takılıyor. Sohbete
giriştiğinizde onların da acılarının
hala taze olduğunu hissetmemek
mümkün değil. Yani Beyrut’un neresine
dokunsanız bir ah sesi çıkıyor aslına
bakarsanız...
Gemmayzeh bölgesi ise yine Martys
yani özgürlük meydanına yürüme
mesafesinde bir durağımız. Beyrut’un
telaffuz etmesi kadar vakit geçirmesi
de güzel, belki de en hareketli
ve canlı caddesine hoş geldiniz.
Uzunca bir cadde boyunca sağlı
sollu yerleşmiş, yüzlerce bar, gece
kulübü ve restoranın sıralandığı,
gece hareketlenen, ara sokaklarında
çok güzel eski evlerin bulunduğu bir
cadde burası. Gece hayatı deyince
özellikle kadın okurlarımızı bir konuda
uyarmam lazım. Sakın ola “tatildeyim,
tişörtün altına kot çeker çıkarım” gibi
bir hataya düşmeyin ki sonra kendinizi
pespaye hissetmeyin. Değil gece dışarı
çıkarken bakkala giderken bile son
derece bakımlı çıkıyor sokağa Beyrutlu
kadınlar. Bankaların kadın müşterilerine
‘güzellik kredisi’ verdiği bir yerden
bahsediyoruz, aman dikkat! Tabi
gece hayatı sadece Gammayzeh’ten
ibaret değil. Ünü dünyaya yayılmış,
son derece şık ve modern dizayn
edilmiş, özel rezervasyonsuz adımınızı
atamayacağınız, birçoğu büyük
otellerin ve rezidansların teras katlarını
tutan gece kulüplerini de duymuş
olmalısınız.
Gecesi başka gündüzü başka
büyüleyicilikteki Beyrut’a gidip
görülmeden dönülmemesi gereken
başka bir durak ise Jeita Grotto.
Dünyanın en büyük ve derin
mağaralarından biri olan Jeita iki
galeriden oluşuyor. Yaklaşık 9 bin
metre uzunluğunda. Büyük bir yer
altı nehrinin oluşturduğu mağaranın
paleolitik dönemden beri var olduğu
tahmin ediliyor. 1836’da keşfedilen
mağara 1950’li yıllarda ziyarete açılmış
ve oldukça iyi organize edilmiş bir
turistik tesise dönüşmüş. Yaptığım
küçük araştırma öyle söylemiyor ama
yine de mekanın inanılmaz güzelliğini
vurgulamak için söyleyeyim; bir şehir
efsanesine göre dünyanın yeni 7
harikası için aday gösterilmiş Jeita.
Mağaralar bölgesine küçük bir raylı
sistemle ya da teleferikle ulaşmak
mümkün. Son derece başarılı bir
ışıklandırma, sarkıtlar, dikitler, derin
uçurumlar ve sudaki yansımalar ile
müthiş bir görsellik sunan üst kattaki
mağarada enteresan bir gezi parkuru
var. Alt katta ise akülü küçük teknelerle
suda kısa bir tur yapmanız mümkün.
Her iki mağarada da fotoğraf çekmek
yasak.
1...,29,30,31,32,33,34,35,36,37,38 40,41,42,43,44,45,46,47,48,49,...124
Powered by FlippingBook