30
dosya
“MESUDİYELİ MESUT”u herhalde
hepiniz hatırlarsınız. Hafızlarınızı
tazelemeniz bakımından yardımcı
olalım. Kartal Tibet’in yönettiği ve Şener
Şen’in başrolünü oynadığı meşhur
“Milyarder” filminin başkahramanı…
Mesudiye İlçesi’nde tren istasyon
amirliği yapan Mesut, bir anda Milli
Piyango yılbaşı büyük ikramiyesinin
çıkmasıyla artık zengin olmuşsa da,
bu paranın mutluluk getirmeyeceği
çok kısa bir zaman içerisinde anlaşılır.
Lakin birbirlerine sıcak bir sevgi ve
güven bağıyla bağlı gibi görünen
ailedeki herkes, bu büyük paranın
yalnızca kendisinin olması hayaliyle
yanıp tutuşur ve giderek kimsenin
birbirine güveni kalmaz. Bunun
yanı sıra Mesut, yaşadığı ilçede de
birdenbire herkes tarafından ilgi odağı
haline gelir, trajikomik biçimde bugüne
kadar hiç tanımadığı akrabaları bir
bir ortaya çıkar… Giderek kendini
sahte bir itibar ve sevgi çemberinde
bulan Mesut’u en çok onca yıllık
karısının ve çocuklarının bu denli
değişmesi üzer. Bir tren vagonunda
biten filmin hafızalardan silinmeyen
son sahnesinde ise ikramiyesini teslim
almaya gittiği esnada, kazandığı bu
para karşılığında kaybettiği ailesini,
dostlarını düşünürken Mesut, bileti
bir hamlede yırtıp atar ve paranın her
zaman mutluluk getirmediğini bizlere
vurucu bir şekilde ifade eder...
Münir Özkul, Adile
Naşit gibi ustaların
da eşlik ettiği
ve güldürürken
hüzünlendiren,
sorgulatan,
farkındalıklarımıza
dokunan Milyarder
filmi, Türk
Sineması’nın başarılı
başyapıtlarından
biri olarak yerini
hafızalarımızda en güzel şekliyle
koruyor.
Tıpkı filmdeki gibi bizler de yeni
bir yıla giriyoruz. Her yeni yıl, yeni
umutlar demek… Yılın son günü,
saatler gece yarısını bulunca istisnasız
hepimiz, “umduklarımızı” dile getirir
ve gerçekleşmelerini dileriz. Kimimiz
yılbaşı ağacının altına dilek torbaları
koyar, kimimiz tüm yıl hayatında
olmasını istediği insanlarla yeni yılı
karşılar. Kimimiz ise uğur getireceğini
umduğundan en sevdiğine sarılır
ya da dua eder… Ancak hepimizin
umutlarını dillendirdiği andır yeni yıla
girilen “o an...” Yılbaşı geceleri, “umut”
geceleridir… Hazır “umut” demişken,
yazının bundan sonraki bölümünde bu
ülkede yediden yetmişe herkesin içinde
taşıdığı ortak bir umuttan bahsedelim.
Deyim yerinde ise, “milli umudumuz”
olan “Milli Piyango”dan…
Her ayın 9’u 19’u ve 29’unda düzenli
olarak çekiliş yapılır. 31 Aralık
günlerinde yapılan özel çekilişi
ise, adeta yılbaşı gecelerinin bir
sembolüdür. TDK’ya göre, “bastırılmış
numaralı biletlerin satılarak, adet
ve tutarları önceden belirlenmiş
ikramiyeleri kazanacak numaraların
belirli günde çekilecek kura ile
saptanması esasına dayanan şans
oyunu”dur Milli Piyango. Tüm unsurları,
hükümleri, usul ve esasları kanunlarla
ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiş
olduğundan, umutlarımızı resmi kılan
bir tarafı da vardır. Bir devlet kurumu
olan Milli Piyango İdaresi, piyango
biletlerinin basılması, planlarının
hazırlanması, oyunlarının uygulanması
ve ikramiyelerinin dağıtılması
konularında her türlü görev ve yetkiye
sahiptir.
Herkes şanslı doğmuyor ama herkes umut edebiliyor
bu hayatta. Her şeyin iyi olmasını “gönülden” ümit
edenlerin ülkesi Türkiye’de, “milli umudumuz”
denebilir Milli Piyango için. Bu sene şans kime güler
bilinmez ama “milletçe” heyecanlandığımız belki de
tek oyun Milli Piyango...
Milli “umudumuz”