86
uzaktaki yakın
anlatan resimlerle döşenmiş olan
toplantı salonu, sarayın en güzel odası.
Büyük meclis salonunda bulunan
Tintoretto'nun Paradiso’su (Cennet) ise,
dünyanın en büyük resimlerinden bir
tanesi...
Campanile ismindeki 99 m.
yüksekliğindeki Çan Kulesi; sadeliği
ile hemen yanı başındaki Bazilikanın
şaşaasına büyük bir tezat oluşturuyor.
Venedik'e hâkim olan muhteşem
manzarası ise insanı büyülemeye yeter.
10. Yüzyılda inşa edilen Campanile,
1902 yılında yıkılmış ve yeniden
inşa edilmiş... Saat Kulesi ise 15.
Yüzyıla tarihlenmiş. Kadran ayıları
burç sembollerini tasvir ediyor. Saat
kulesinin yukarısında bulunan, iki büyük
bronz insan olan meşhur “Mori”lerin,
500 yıldır saati çaldığına inanılıyor.
Venedik’te dikkatleri üzerine çeken
dokuların başında köprüler de gelir.
Tarihin içerisinde günümüzden
geçmişe geçtiğinizi hissettirebilecek
kadar büyü sahibi bu köprüler,
Venedik’in misafirlerine yaptığı bir
gösteri gibidir adeta… Bunlardan en
bilineni olan Rialto Köprüsü kentin en
renkli noktalarından birisidir. Yalnız iki
yakayı birbirine bağlamakla kalmaz;
aynı zamanda cıvıl cıvıl bir alışveriş
alanıdır. Girişi ve çıkışında birbirinden
güzel cam eşyalar (ki Venedik ile
özdeşleşmiş bir dokudur) şehrin
festivallerinde artık sembolleşmiş
maskeler, özenle hazırlanmış kuklalar,
ayakkabılar, çantalar ve birçok
hediyelik eşya bulabilirsiniz. Hatta
meyve sebzeden tutun da şekerleme
ve çöreklere kadar satın alabilecek
birçok şey de bu köprünün ahengini
tamamlayanlar arasındadır. Rialto
köprüsünün üzerindeki Grand Kanal
manzarası ise unutamayacağınız birkaç
dakika anlamına gelebilir. Altınızdan
geçen gondollar, Vaporettolar; içinizi
ısıtan güneş ya da gecenin içinde ışıl
ışıl akan sular, hele bir de binalardan
yankılanan gür sesleriyle aria
söyleyen gondolcular varsa değmeyin
keyfinize…
Kaybolmaya alışılacak kadar köşe
bucağı benzer bir şehir olan Venedik,
her yönüyle insanı kendisine çekmeyi
başarabilen de bir yapıya da sahip.
Aşık olunası ve aşk yaşanası bir yanı
da saklı içerisinde. Zaten dünyada
“Aşk Şehri” olarak geçiyor ismi. Her
köşesinde etkilenebilecek bir şey
bulmak mümkün Venedik’te. Yaklaşık
2 km. uzunluğundaki Grand Kanal’da,
'Patrici''lerin yaşamış olduğu evleri
görmek bile etkilenmek için yeterli. 200
adet mermer sarayı yan yana görmek…
Venedik'in en güzel malikâneleri olan
bu sarayların başlıcaları ise şunlar;
Palazzo Corner, Palazzo Grimani, Cà
d'Oro, Palazzo Vendramin, Palazzo
Dario, Palazzo Rezzonico, Palazzo
Foscari, Palazzo Pesaro ve Ponte
di Rialto… Bu saraylarda Gotik,
Rönesans, Bizans ve Barok stillerine
sıkça rastlamak mümkün…
Venedik’i anlamak da anlatmak
da aslında çok kolay değil. Çünkü
denizin ortasına kurulmuş muhteşem
yapılardan oluşan bir şehri anlatmak
her zaman eksik kalabilir. Nasıl ki
Atlantis üzerine binlerce efsane varsa
ve nerede olduğunu, tam olarak nasıl
bir yer olduğunu kimse bilmiyorsa,
Venedik’in tam olarak nasıl bir yer
olduğunu da açıklamak oldukça
güç. Sihirli bir yapısı var Venedik’in.
Görmeden ve içinde yaşayıp o nemli
havasını solumadan kolay kolay
gözünüzde canlandırabilecek bir yer
değil...