90
köşe
Dilek Şen
Sevgi anlaşmak değildir,
nedensiz de sevilir…
Biz kadınlar için sevgimizin en
net tanımıdır bu cümle. Neyi nasıl
seveceğimizi asla tahmin edemezsiniz,
tıpkı neyi neden sevmediğimizi
anlamlandıramadığınız gibi. Bazen
çocuk olmayı severiz, saçlarımız
okşansın, bize şefkat gösterilsin,
içimizdeki küçük kıza kulak verilsin
isteriz. Başımızı koyacak bir omuz
arar, gözyaşlarımızı silecek güçlü
eller, sırtımızı yaslayacak dağ gibi
kimselere yanımızda yer açarız. Tam
böyle sevilirken küçük kızı yaşattığımız
yüreğimizdeki amazon uyanır ve
dünyanın en güçlü canlısına dönüşürüz.
Böyle zamanlarda bizi uzaktan
izleyenleri severiz, elimizin altında
gezinenlere, hayranlığından ayran
budalasına dönenlere gıcık olur, bizi
bizimle bıraksınlar isteriz. Maazallah bu
süreçte ısrarcı olanları acımasızca kara
listeye alır, ağızlarıyla kuş tutsalar eski
bizi göstermeyiz.
Anaçlığımız tutar bazen, sahipleniriz
delicesine, değerlidir, önemlidir
bizim için bazı şeyler; evimizin
perdesi, ofisimizin kaşesi, bir
bebeğin gülümsemesi, bir erkeğin
sesi… Uzar gider sevdiklerimiz,
sevdikçe sahiplendiklerimiz. Bazen
zarar veririz farkında olmadan
sevdiklerimize, yorar bizim sevgimiz
ama kendimizi affettirmeyi de biliriz.
Yaratıcı bir yanımız olduğundan belki,
akla sığmayan sürprizlerle çıkarız
sevdiklerimizin karşısına, her şeyimizi
önlerine sermiş gibi davranırız.
Oysa en sevdiğimiz yanımız gizemli
oluşumuz. Hiç kimseleri almadığımız
bilinmezliğimiz, anahtarsız bir
sığınaktır içimizde, kapısı olduğundan
dahi habersizdir mahrum etmek
istediklerimiz.
Kadınca sevgilerimiz, kadınca
tepkilerimiz, kadınlığımız kadar
anlaşılmazdır. Çocuğumuz gibi
sevdiklerimiz, anne-babamız,
sevgilimiz gibi sevdiklerimiz vardır. Bir
de isimlendirilemeyen sevgilerimiz.
Elimizin değdiği her şey kıymetlidir
bizim için; sahiplendiklerimizi terk
etmeyiz kolay kolay, vazgeçmiş gibi
olduklarımıza geri döneriz kimi zaman.
Oysa sildiklerimizin hiçbir şansı
yoktur yarınlarımızda. İçimizi yaksa
da sevgileri yüreğimize senktonize
değilse aklımızdaki yansımaları sevgisiz
bırakır acıtırız, hem kendimizi hem
sevdiğimizi. Acıyı seven bir yanımızda
olduğundan belki, bitti dedikten
sonra geri dönmeyişlerimiz. Ve uzun
mücadelelerle kurtarmak isterken her
şeyi, sessizce çekip gitmenin hüznünü
sevme biçimimiz.
Yaratıcının bize sunduğu çetrefilli
varlığımızın bin bir çeşit özelliği gibi
yüreğimizi ısıtan sevgi de su terazisine
bağlı değildir içimizde. Ayarlarını
kendimiz verdiğimizden belki, yıkılmaya
yüz tutan Pizza Kule’lerimizin, o
dengesizlik halinde dahi ayakta
kalması. Kalın çizgilerimiz var gibi
görünse de tırtıklıdır bizim bakış
açılarımız, aralarındaki gizemi severiz.
Çiçeği, böceği, beşeri her şeyi
sevebiliriz, sizi ne kadar sevdiğimizi
asla çaktırmayız. Siz bazen çok sevdik
sanırsınız, bazen az; ama bizim hassas
terazimizin kadranı bize dönüktür. Sizin
bunu merak eden halinizi de ayrıca
severiz. Sevgiyle kalınız…
Nasıl severiz?