96
hemzemin
Bizi biz yapanlar yaşamımıza kattığımız
deneyimler, renkler, yönler değilse
nedir? Hiç düşündünüz mü, çok renkli
olmak mı yoksa tek bir rengin tüm
tonlarını yaşamak mı güzel olan?
Hayatta bu kadar çok renk, çeşitlilik,
seçenek varken hiçbir zaman tek bir
şeye odaklanmayı istemedim ben.
Rengârenk olmayı istedim, gökkuşağı
gibi… “Bir tek şunu yapayım, onun da
en iyisini yapayım” mantığında olmadım
hiç. Hayata karşı fazla hırslarım
olmadığından mı bilmem, hiçbir alanda
uzman saymadım kendimi. Açıkçası
bunun eksikliğini de hissetmedim.
Çünkü yaptığım her şeyin yaşam
kütüphaneme güzel değerler kattığını
düşündüm. Evet, biraz maymun iştahlı
davranmış olabilirim ama çok yönlü
olmayı seviyorum ben. Bazen kızarım
kendime “her şeyi yapmak zorunda
değilsin” diye ama bazen de iyi ki
diyorum, iyi ki denemişim, yapmışım
bak ne güzel birçok konuda az da olsa
fikir sahibiyim.
Falanca alanın, bilimin uzmanlarına
değil de on parmağında on marifet
insanlara özenirim hep. “Aman bir
canımız var bu hayatta, yapmalı ne
istiyorsa” diyerek sıvarım kollarımı
aklıma esen ne varsa.
Küçük yaşlardan beri içimde onlarca
alana karşı eğilim oldu. Her şeyi
denemek istedim. Müzik yapmak,
şiir yazmak, tiyatro, spor, sanat…
Nihayetinde her şey hayatın içinde
değil mi! Ya bir duyumuzla algımıza
giriyor ya da bir yerlerde bir şekilde
dikkatimizi çekiyor. Yaşadığımız
olay ve durumlar yaşam tarzımızda
ve standartlarımızda değişiklikler
yaratırken, onlar değiştikçe
alışkanlıklarımız da değişiyor,
yapabildiklerimiz de… Bu süreçte kimi
zaman yeteneksiz olduğumu göre göre
sevdiğim için yaptığım şeyler oldu,
kimi zamansa yetenekler keşfettim
kendimde, üzerine gittim. Çok hobili
oldum, çok renkli… Ama hepsi yarım
yamalak, işte tek sorun bu. Olsun,
hepsini de sevdim, vazgeçemedim.
Yaptığım her şeye emek verdim fakat
“ben bunu her şeyiyle tam yapayım”
demedim. En sevdiğim, kendimi en
doğru ifade ettiğim uğraş olan “yazma
eylemi” bile işte bu kadar! Yani dolu
dolu kitaplar yazayım gibi bir gayretim
olmadı hiç. Blogumda bile tek bir konu
üzerine yoğunlaşıp yazılar yazmak
istesem de yapamadım, bir parça
sanat, bir parça edebiyat, bir parça
Muhteşem bir tirbuşon olmayı değil, İsviçre çakısı olmayı hayal ettim ben.
Okunması gereken milyonlarca kitap, görülmesi gereken bir sürü resim, film varken, öğrenilecek,
yapılacak, uygulanacak sayısız şey varken nasıl bir hikâyeye saplanıp kalabilirim ki…
“İsviçre çakısı olmak”
Nazlıhan Ergin Şevik
1...,88,89,90,91,92,93,94,95,96,97 99,100,101,102,103,104,105,106,107,108,...140