92
tekno günce
Erdinç Tuğcu
Gutenberg belki de farkında
olmadan insanlık tarihinin gidişatını
değiştirdiğinde sene 1440'tı. El yazımı
ile günde 1-2 sayfa hızında ilerleyen
kitap çoğaltma işi matbaa ile beraber
günde 3600 sayfaya çıktı. Yangın
durdurulamayacak bir hızda ilerliyordu.
1500'lü yılların başında 200 Avrupa
şehrinde matbaa vardı ve basılmış kitap
sayısı 200 milyonu bulmuştu. Rönesans
döneminin insanlığa en büyük katkısı
bu bilginin daha serbestçe dolaşımı
oldu. Diğer önemli buluşlarla beraber
günümüz dünyasının temelleri atılmaya
başladı. Bu dönemde ortaya çıkıp önce
Avrupa’nın sonra da insanlığın yönünü
değiştiren ve günlük hayatımızın
vazgeçilmezleri haline gelen bu diğer
buluşları beraber inceleyelim.
Gözlük ile ilgili en eski tarihi kayıt,
Dominik Keşişi Giordano Da Pisa'nın
1306 yılına ait vaaz kayıtlarındadır.
20 yıl öncesine atıfta bulunan
bu konuşmada göz camı olarak
geçen gözlükler, 5. yüzyıl Çin
Hanedanlığı’ndan beri kullanılan
lenslerin bir göz kusurunu düzeltmekle
ilgili ilk kullanım örneğidir. Gözlükle
ilgili en eski görsel kayıt ise 1352
yılında Tommaso da Modena'nın yaptığı
Kardinal Hugh de Provence'i bir metni
okurken resmettiği, portre çalışmasıdır.
Bu dönemde yapılan lensler sadece
uzağı görememe bozukluklarında
iş gören dışbükey merceklerdi. 1604
yılında ilk defa Keppler hem iç bükey
hem de dış bükey merceklerin hangi
görme bozukluklarına ne şekilde iyi
geldiği ile ilgili bir kitap yayınladı.
Amerika'nın kurucu babalarından
ünlü mucit Benjamin Franklin de
dedelerimizin kullandığı çift odaklı
gözlükleri icat ederek tek camda
hem yakın hem de uzak gözlüklerini
birleştirdi. Cam teknolojisinin de
gelişmesi ile birlikte daha sağlam ve
hafif camlarla bugün hepimizin hayatını
kolaylaştıran araçlar haline geldiler.
1596 yılında ise bir başka önemli
buluş günlük hayatımıza girmek
üzereydi. İngiltere'de 1. Elizabeth'in
vaftiz yeğeni, Sir John Harington,
evdeki kokuya dayanamamış olacak
ki kendini yıkayabilen bir tuvalet
sistemi geliştirdi. Hatta bununla birlikte
buluşunu detaylı bir şekilde bir kitapta
da anlattı. Bir tane de vaftiz annesinin
evine bu sistemden kurdu. Ancak çok
gürültülü olduğu için vaftiz annesi
Kraliçe Elizabet tarafından kullanılmadı.
Aslında İngiliz halkı da bu buluşa çok
ısınamadı. Ama Fransızlar "Angrez" adı
ile onu benimsediler ve tuvaletlerimizin
vazgeçilmezi haline gelen "Sifon",
Rönesans'ın önemsiz gözükse de
yaşam süremizi oldukça yükselten gizli
kahramanlarından biri oldu.
11. yüzyıl başlarında, bazı kiliselerde
güneşin ve ayın konumlarını gösteren
garip mekanizmalar baş göstermeye
başladı. Bunlardan bazıları o kadar
gelişmişti ki sadece güneş ve ay
değil bazı önemli yıldız takımlarının
da yerlerini gösterebiliyorlardı. Ama
rönesansla birlikte, her alandaki
dramatik değişim onların da kaderini
belirleyecekti. Yıldızların, durumu,
günlerin gösterilmesi yetmedi ve
mekanik saat kavramı gelişti. Bilinen
ilk saat kulesi Salisbury Katedraline
yapılmıştı. Tam yapım tarihi bilinmese
de 1300’lü yılların hemen başı olarak
tahmin ediliyor. Çünkü 1306 tarihli
evraklarda Salisbury Katedrali’ne
saatleri gösteren bir mekanizma
takıldığı ile ilgili kayıtlar mevcut.
Mekanik saatlerin bundan sonraki
macerası o dönemdeki pek çok diğer
buluş gibi hızlı bir yayılımla Avrupa’nın
bütün şehirlerine yayılmaya başladı.
Teknolojinin yeniden doğuşu
Uzun savaşlar, haçlı seferleri, dini baskılar, salgın hastalıklar ve
kıtlıklar ile yorulmuş Orta Çağ artık yaşlanmış, zayıflamış ve ölüme
yaklaştıkça selefini arar olmuştu. Orta Çağ’ın karanlığını, yine
karanlık bir mahzenden çakan bir kıvılcım alev alev aydınlattı. Her
şeyin başlangıç noktası Gutenberg'in baskı makinesi oldu.
1...,84,85,86,87,88,89,90,91,92,93 95,96,97,98,99,100,101,102,103,104,...140