85
Ertesi günü Barselona’yı çok güzel ve
gelişmiş bir liman kenti sıradanlığından
kurtaran büyük sanatçıların özellikle
Antoni Gaudi’nin eserlerine ayırmak
gerek. Mezuniyet töreninde rektörüne
“Bir budalayı mı yoksa dehayı mı
mezun ediyoruz bilemiyorum.” dedirten
ve sonrasında bıraktığı eserleriyle
mimari deha olarak anılacak olan
Gaudi, şehrin değişik yerlerine inşa
ettikleri ile sadece Barselona’ya
değil dünya mimarlık tarihine de
adını altın harflerle yazdırmış bir isim.
Barselona’ya “Gaudi’nin Şehri” ve
hatta ‘Gaudi’nin oyun parkı’ demek
yanlış olmaz. Mimari özel ilgi alanınız
olmasa da Gaudi’nin eserleri sıradışı
formları, genel olarak keskin köşeler
barındırmayan yuvarlak hatları,
masalsı görünümleri ve barındırdığı
ilginç detaylar ile ilginizi çekmeyi
başaracak. İsmi bazılarınıza belki de
Alan Parson Project’in hit şarkısından
tanıdık gelecek olan “La Sagrada
Familia” yani Kutsal Aile Kilisesi hiç
şüphesiz kentin en önemli simgesi.
Konumu ve yüksekliği ile şehrin her
yerinden size göz kırpan bu muhteşem
binanın yapımına 1882 Mimar Villar
tarafından başlanmış, neo gotik
tarzdaki bu üç cepheli katedralin
yapımını bir sene sonra Gaudi
devralmış. Nam-ı diğer ‘bitmeyen
kilise’ La Sagrada Familia’da, doğa
Gaudi’nin en önemli esin kaynağı
olmuş. 1926 yılında hazin bir tramvay
kazası sonucu ölen Gaudi’nin
İsa’nın doğuşunu simgeleyen ilk
cephesini tamamlayabildiği yapının
inşası hala sürmekte ve mimarın
ölümünün yüzüncü yılı olan 2026’da
bitirilmesi planlanıyor. La Sagrada
Familia, Avrupa’nın bütün büyük
kentlerinde bulunan ve hepsi birbirini
andıran büyük katedrallerin hiçbirine
benzemiyor. Her biri birer sanat eseri
olan çok sayıda canlandırma ve heykel
barındıran; sarmaşıklar, çilek ve
böğürtlen gibi meyve kabartmaları ve
hatta küçük bir sudoku gibi enteresan
detaylar barındıran, üç cephede
dörder adetten on iki adet çok sivri
ve yüksek çan kulesi olan bu yapı,
tıpkı bizim peribacaları misali sanki bu
dünyaya ait değilmiş gibi duruyor. İlk
görüşte cüssesi ve tuhaf görünümü
ile sizi etkileyecek olan bu şaheser
yaklaştıkça ve detaylarını inceledikçe
sizi büyülemeyi başaracak. Aynı
zamanda müze statüsünde olan La
Sagrada Familia’nın kulelerine çıkarak
merkezi bir noktadan Barselona’yı
seyreylemek de mümkün. Bunun
için uzun kuyruklara takılmak
istemiyorsanız erken bir saatte
ziyaret etmenizi öneririm. Kulelere
asansör ile çıkılmakta, ancak inişte
merdivenleri kullanmak gerekiyor. Bu
yüzden klostrofobik bir kişiliğiniz ve diz
eklemlerinizde sorununuz varsa, şehri