62
köşe bucak
every nook and cranny
Utku Akyüz
There’s such a story: “A man sees
Leyla and cannot believe what
he sees. Leyla is an ugly woman
with unkempt hair. Curiosity gets
the better of the man and he
goes out to the deserts. He finds
Mecnun. He sat, “O Mecnun!
I saw Leyla with my own eyes.
Was such an ugly woman worth
to throw yourself out to the
deserts?” Mecnun replies: ‘You
should see her once with my own
eyes.’”
The value we give to people and
objects is relative and varies from
person to person. A sculptor
sees all the details of his/her next
masterpiece when he/she looks
at a rock that people pass by
without even noticing. It is not an
ordinary stone for the sculptor,
but also a work of art. Value
changes from eye to eye. Some
see a very beautiful woman when
they look at Leyla and some
see a work of art in a shapeless
rock. Actually what we see is not
the value of the object but the
reflection of the object inside us.
Nowadays we tend to interpret
objects superficially. Today Leyla
is Leyla only if she is fit, good
looking and follows fashion.
Whereas the rock that we hit on
the road is just one that should
be thrown aside. The container
should be beautiful. Just as Tyler
Durden says in the Fight Club
which is one of the touchstones
of our generation, “You are not
the suit you wear, you are not the
wallet in your pocket, you are not
the car you drive.” No, actually
somewhat we are all these now.
Giving importance to how we
look, presentable and with a nice
diction…
Our values are as shallow as
the wine in the glass or pour
deteriorated values. Just like
in the movie “Shallow Hal”.
Shallow Hal is the main character
played by Jack Black in the
movie “Shallow Hal” by the
Farrelly Brothers. Hal evaluates
women only with their physical
appearance. One day his mentor
makes some magical hypnosis
and he starts seeing women just
however their hearts really are.
He sees the golden hearted but
overweight Gwyneth Paltrow as
a world famous star and falls in
love. He can now see the work
of art in the stone and value it.
The scene that I enjoyed most
in the movie was when he saw
a mean hearted but very young
and beautiful woman as an old
and ugly lady. Even though
the movie is a comedy, some
references are actually very sad.
In one scene Gwyneth Paltrow’s
dad warns her to wear something
that is more closed. Not because
he is conservative but because
she looks ugly. Unfortunately
all prejudices are based on our
bodies even if these come from
our own family.
We invest only in our container
despite all those “lofty” things
we share in the social media. We
want to reach everything with one
click with an introverted depth in
this age of speed. We become
deeper than Rumi with only one
click. We become a responsible
and conscious individual with
only one click. But is it really
possible to realize the beauties
of Leyla without being Mecnun
and going out to the deserts?
Or to see the silhouette of your
next masterpiece in a simple rock
without laboring for years and
years?
Stone and Leyla
İnsanlara ve eşyalara
verdiğimiz değer izafidir,
kişiden kişiye değişir. Yoldan
geçenlerin dönüp bakmadığı
alelade bir taşta, heykeltıraş
yapacağı eserin tüm
ayrıntılarını görür. Onun için
o sadece bir taş değil, aynı
zamanda bir sanat eseridir de.
Değer nesneye bakan göze
göre değişir. Kimi Leyla’da
çok güzel bir kadın görür, kimi
biçimsiz bir taşta sanat eseri.
Aslında gördüğümüz nesnenin
kendi değeri değil, içimizdeki
nesnenin yansımasıdır.
Çağımızda biz nesneleri sathi
yorumlamaya eğilimli hale
geldik. Artık Leyla fit, bakımlı
ve modaya uyuyorsa Leyla.
Yolda ayağımıza takılan taş ise
yoldan kaldırılması gereken
bir taş. Sistem prezantabl
olmamızı istiyor. Kap güzel
olmalı. Bizim kuşağın mihenk
taşı filmlerinden Fight Club’ta
Tyler Durden’in dediği gibi
“Sen giydiğin takım elbise
değilsin, cebindeki cüzdan
değilsin, kullandığın araba
değilsin.” Hayır öylesin, öyleyiz
artık biraz. Dış görünüşüne
önem veren, prezantabl ve
diksiyonu düzgün…
Kabın içindeki şarap,
sahip olduğumuz değerler
ne kadar bozulmuşsa,
değerlendirmelerimiz de bir
o kadar sığ. Tıpkı “Sığ Hal”
gibi. (Bizde vizyona “Alçak
Adam” olarak girdi ama tam
çevirisi “Sığ Hal”dır.) Sığ Hal;
Farrelly Kardeşler’in “Shallow
Hal” adlı filminde Jack Black’in
oynadığı ana karakterdir. Hal
kadınları sadece dış görünüşü
ile değerlendirir. Bir gün akıl
hocası tarafından biraz hokus
pokus tarzı bir hipnoz ile
kadınları kalpleri nasılsa öyle
görmeye başlar. Altın kalpli
ama oldukça kilolu Gwyneth
Paltrow’u bizim bildiğimiz
dünya starı gibi güzel görür
ve de aşık olur. O artık taştaki
sanat eserini görebiliyor, ona
değer verebiliyordur. Filmde
en çok hoşuma giden sahne,
gerçekte çok güzel ve genç
ama kötü kalpli bir kadını da
yaşlı ve çirkin bir kadın olarak
görmesidir. Film, her ne kadar
komedi türünde olsa da bazı
göndermeleri oldukça acı.
Bir sahnede babası Gwyneth
Paltrow’u üstüne daha
kapalı bir şeyler giymesi için
uyarıyor. Öyle muhafazakar
yapısından dolayı falan
değil, çirkin göründüğü için.
Maalesef kendi aileniz bile olsa
yargılarımız önce vücudumuza
göre.
Sosyal medyada yaptığımız
onca “yüce” paylaşıma rağmen
yatırımlarımız hep kabımıza.
Hız çağında içe dönük
derinleşmeye bir tıkla ulaşmak
istiyoruz. Tek tıkla Mevlana’dan
daha derin oluyoruz. Tek tıkla
bilinçli, sorumlu vatandaş
oluyoruz. Ama Mecnun olup
çöllere düşmeden Leyla’nın
güzelliklerinin farkına varmak
ne kadar mümkün? Ya da
yıllarca emek harcamadan
basit bir taşta yapacağınız
eserin siluetini görmek?
Şöyle bir hikâye vardır: “Adamın biri Leyla’yı görür ve gördüğüne inanamaz. Leyla
saçı başı dağınık çirkin mi çirkin bir kadındır. Adam merakına hakim olamaz
ve çöllere düşer. Mecnun’u bulur. Der ki ‘Ey Mecnun! Leyla’yı kendi gözlerimle
gördüm. Böylesine çirkin bir kadın uğruna çöllere düşmeye değer miydi?’
Mecnun cevap verir: ‘Sen onu bir de benim gözlerimle gör.’”
Taş ve Leyla