Dergi Bursa Ağustos/Eylül 2014 - page 128

126
uzaktaki yakın
so far so close
hayatının kalbinin attığı Gazi.
Technopolis isimli eski bir
gaz fabrikası ve çevresindeki
mekanlar dünya standartında.
Haftasonları tıklım tıklım
olan bu bölgede her türden
gece kulübü, restoran ve bar
bulmanız mümkün. Alanlarında
dünyanın en iyileri arasında
sayılan barlar eğlenceye
düşkün, gece hayatına meraklı
okurlar için tek başına Atina
seyahatinin sebebi olabilir.
Eğer geç saatlerde tehlikeli
olacak mahalleler konusunda
bir kaygıya sahipseniz
Omonia, Tositsa ve
Koumoundourou meydanları
ile özellikle Evripidou &
Sofokleous sokaklarından
uzak durmalı. Omonia
Meydanı şehrin eskiden
daha önemli olan, kalabalık,
ancak nispeten dışında
bulunan meydanlarından
biri. Önceliğimiz değil ama
fazla vakti olan gezginlerin
ziyaret etmesi, geçerken Atina
Belediye Binası’nı da görmesi
mümkün. Ulusal Arkeoloji
Müzesi yolumuzun üstünde
bulunan bu meydan ve çevresi
biraz fazla kozmopolit bir
yapıda. Atina şehri olağanüstü
kaçak göç alıyor. Hem
Avrupa’nın giriş kapısı oluşu,
hem AB üyeliği hem de çoklu
deniz kıyıları Yunanistan’ı ve
elbette Atina’yı milyonlarca
Afrikalı ve Orta Doğulu
için umut kapısı yapmış.
Göçmenlerin yoğunlaştığı
Omonia civarındaki sokaklar
pek tekin değil. Özellikle
geceleri.
Omonia’nın
biraz ilerisindeki
Exarcheia ise
öğrencilerin,
sanatçıların,
anarşistlerin
bölgesi. Bu
bölgede
bankalara,
şirketlere,
karakollara,
kısaca otorite
ve kapitalizmi sembolize eden
her şeye aşırı bir tepki var.
2008 yılında ayaklanmaların
başladığı bu bölgenin sert bir
imajı olsa da, organik gıda
satan yerler, kitapçılar, çizgi
roman dükkanları ve elbette
her yanı sarmış graffitiler ile
görülmeye değer bir bölge.
National Archeaological
Museum yani Ulusal Arkeoloji
Müzesi de burada. Onlarca
müze olan bu şehirde, sadece
bir müzeye ayıracak vaktiniz
varsa mutlaka orjinal yapısı
1866’da inşa edilmiş olan
National Archaeological
Museum’u gezmelisiniz.
Günümüze dek Yunan sanatını
besleyen kültürlerden bugüne
ulaşabilmiş her tür sanat
eseri bu müzede yerini almış.
48 odadan oluşan müze iki
katlı. Yunan heykel sanatının
en önemli koleksiyonunu
ve Avrupa’daki dördüncü
en önemli Mısır sergisini
burada görebilirsiniz. Müze
genel olarak heykel sanatı
üzerine yoğunlaşmış. M.Ö.
700’lü yıllardan Bizans
dönemine dek heykel sanatının
kronolojik olarak gelişimini
izlemek ve her odada bir
öncekinden daha ihtişamlı
heykelleri merakla takip
etmek çok keyifli. Tarih öncesi
koleksiyonda özellikle M.Ö.
1500’lerden kaldığı tahmin
edilen altın Agamemnon
Maskesi görülmeli. Enteresan
figür ve öyküleriyle zengin
lahit koleksiyonu ve sualtı
arkeolojisine ayrılan bölüm de
çok ilginç. Vaktin su gibi geçtiği
bu kapsamlı müze için en az üç
saatinizi gözden çıkarmalısınız.
Arkeoloji Müzesi’nin biraz
ilerisinde kolaylıkla bulacağınız
endüstriyel tasarımlı modern
binada yer alan Hellenic
Motor Museum ise otomobil
meraklılarını fazlasıyla memnun
edecek türden çok zengin bir
başka müze.
Atina’da görülmesi gereken
bir diğer ünlü müze ise
Kolonaki bölgesinde işadamı
Antonis Benakis’in özel
koleksiyonun sergilendiği
Benaki Museum. Müzede
sergilenen eserlerin tarihi M.Ö.
7000 yıllarına kadar uzanıyor.
Helenistik ve Roma dönemine,
Hristiyanlık dönemine ve
Ankara, Kapadokya, Batı
Ege Yunanlılarına ait eserler
oldukça ilgi çekici. Bu müzenin
dışında Ulusal Tarih Müzesi
ve Atina Şehir Müzesi’nin
de bulunduğu şehrin en
gözde semtlerinden biri
olan Kolonaki için Atina’nın
Nişantaşı’sı diyebiliriz.
Şehrin en şık ve havalı
semti. Her yerde tasarımcı
butikleri, restoran ve açık
hava kafeleri var. En popüler
caddeleri Voukourestiou ile
Panepistimou. Monastiraki’den
Kolonaki’ye yürüyerek yarım
saatte gitmek mümkün.
Syntagma Meydanı’nı
Kolonaki’ye bağlayan bulvar
boyunca konsolosluklar
sıralanıyor.
Kolonaki semtinin hemen
yanında, şehrin ortasında
yükselen üçgen şeklinde
dik bir tepeyi mutlaka
göreceksiniz. Burası
Lykavittos Tepesi. Şehrin
en iyi manzarası bu tepede.
Çünkü Akropolis’teyken
manzaranızda bizzat kendisi
eksik. Burada tamamlanıyor.
Akropolis ve arkasında
Sarokinos Körfezi ile harika
bir panoramik manzara sizi
bekliyor. Tepedeki St.George
Şapeli’nin yanında fiyatları
biraz yüksek olan güzel bir cafe
restoran mevcut. Şapelin biraz
altında bir noktaya Ploutarchou
Caddesi’nden teleferikle çıkış
7 Avro. Alternatif olarak taksi
tercih edilebilir ama her şekilde
yürümeniz gerekecek. Ancak
her adımınıza da değecek.
Şehirden biraz uzaklaşmak
isteyenler Pire’yi görmek
üzere 30 dakikalık bir
metro yolculuğuna çıkabilir.
Şimdilerde endüstriyel ağırlıklı
bir semt ve halen önemli bir
liman bölgesi olmaya devam
ediyor. Öncelikli listemizde
değil ancak vaktiniz varsa
deniz kenarında yürüyüş için
değerlendirilebilir. Atina’dan
bir günlüğüne adalar turu
yapmak isterseniz, en
yakında Saronikos Adaları
var. Tapınaklara doyamadım,
biraz da kumsal görsem fena
olmaz diyenler ise bir günlerini
Attica’nın güneydoğu ucunda
yer alan Sounio Bölgesi’ne
ayırabilirler. Adına yakışır
şekilde deniz kıyısında yüksek
bir yamaçta yer alan Poseidon
Tapınağı’nın bulunduğu
bölgede denizler tanrısının
gözetminde plaj keyfi yapmak,
Ege Denizi’nin tadını çıkarmak
mümkün.
Komşu başkent Atina hemen
yanı başımızda olması, ulaşım
alternatiflerinin bolluğu,
ortak kültürümüz, tarihi ve
şehrin insana verdiği yaşam
enerjisi ile gezilecek yerler
listenizin içinde hatta listenin
en başlarında yer alması
gereken şehirlerden biri.
Yeni kuşaklar karşılıklı ziyaret
ettikçe birbirimizi tanıyacak
ve ön yargılarımızı yıkacağız.
Ege kıyılarındaki dalgalar çok
daha fazla barış taşıyacak
ve dalgaların hışırtılarına
ancak zeybek ile sirtaki eşlik
edecek. Minimum ön yargı ile
giderseniz, göreceksiniz ki
öğretilenle yaşanan çok ama
çok uzak, oysa ki kıyılarımız
çok yakın.
1...,118,119,120,121,122,123,124,125,126,127 129,130,131,132
Powered by FlippingBook