122
uzaktaki yakın
so far so close
anıtsal yapı Akropolis’e
dikilmiş. Ullaşmak için dik bir
yolu tırmanmanız gerekiyor.
Bölgenin içi de yüzyıllar boyu
aşınmış ve kayganlaşmış
taşlarla dolu. Bu yüzden
ayağınıza kaymayacak rahat
ayakkabıları geçirmekte ve
güneş için de hazırlıklı olmakta
fayda var.
Akropolise doğru güney
yamaçtan tırmanırken iki tane
amfi tiyatro göreceksiniz:
Dionysos ve Herodes
Atticus’un Odeumu. M.Ö.
5. yüzyılda yapılmış olan
Dionysos Tiyatrosu’nda
Şarap ve eğlence tanrısı
Dionysos için bahar şenlikleri
düzenlenirmiş. Roma
dönemindeki onarımlardan
sonra bugünkü görünümünü
alan 13 bin kişilik bu
tiyatroya Yunanistan’ın birçok
yöresinden, hatta İtalya ve
Anadolu’dan izleyiciler gelirmiş.
Düzenlenen yarışmalarda
birinci gelen koronun onuruna
bir anıt dikilirmiş. Bunlardan
günümüze kadar kalabilen
Lysikrates Anıtı MÖ 334 tarihli.
Diğer tiyatro Odeon of Herodos
Atticus ise Akropolis’in en
büyük tiyatrosu. Günümüze
kadar ulaşmayı başarmış
Güney Yamaçta yer alan bu
tiyatro “Odeon” teriminin de
atası. Bu yapı günümüzde
halen klasik müzik konserleri
ve tiyatro festivallerine ev
sahipliği yapıyor.
Tiyatroları geçince
devasa bir giriş kapısı ile
karşılaşacaksınız: Propylaea,
M.Ö. 5. yüzyılda inşa edilen
20 metre yüksekliğindeki
şehir kapısı. Yapının çok
büyük boyutlardaki kemerleri
pentelik mermerinden
yapılmış. Propylaea’nın
güney kanadından sola
döndüğünüzde ise Athena
Nike Tapınağı’nı göreceksiniz.
Zafer Tanrısı Nike’ye adanan
bu tapınak Atinalıların
Perslere karşı kazandıkları
bir savaştan sonra yapılmış.
Yunan askerlerinin zaferlerini
betimleyen frizlerle süslü bir
alınlık ve onu destekleyen
altı sütundan oluşmaktaymış
ama Osmanlı döneminde
yıkılmış ve yerine bir su
bataryası kurulmuş. 19.
yüzyılın başlarında bu
batarya kaldırılmış ve
altında kalan orjinal yapının
kalıntılarıyla tapınak yeniden
inşa edilmiş. Giriş kapısını
takiben izleyeceğiniz kutsal
yolda sütunların arasından
yürüyerek Akropolis
platosuna ulaşacaksınız. Tüm
Atina ayaklarınızın altında,
ensenizde tanrıları serinleten
bir rüzgar tarihi iliklerinize
kadar hissedeceksiniz.
Platoda bütün ihtişamıyla
ziyaretçilerini karşılayan
Parthenon Akropolis’teki en
önemli tapınak. Parthenon
Tapınağı Atina şehrinin zirvede
olduğu bir zamanda ve
dönemin şartlarına göre çok
kısa sayılabilecek on yıllık bir
sürede inşa edilmiş. Kapsamlı
bir restorasyon programı,
1980’li yıllarından bu yana
sürdürülmekte. Onarmak
yapmaktan uzun sürüyor
anlaşılan. Bütün fotoğraflarına
giren iskele ve vinçler ise
artık bölgenin kaderi olmuş
gibi. Orjinalinde görkemli
sütunlarının içinde Athena’nın
dev bir heykeli ve çatısının
ön ve arka cephelerinde
Athena’nın doğumu, Athena
ile Poseidon’un yarışmasını
anlatan heykeller ile çevreleyen
şeritte ise çeşitli savaşların
hikayesi anlatılırmış. İlk
olarak bir yangında büyük
hasar almış, daha sonra
Bizans döneminde kiliseye,
Osmanlı döneminde camiye
çevrilmiş. 17. yy.da Osmanlı
Venedik Savaşı sırasında
cephanelik olarak kullanılırken
bombalanarak en büyük
yarayı almış. 1800’lerde ise
Britanya Büyükelçisi Lord Elgin
tarafından Padişah III. Selim’in
özel izniyle içi boşaltılarak
bugüne kadar eksilerek
de olsa gelmeyi başarmış.
Erechtheion is a temple devoted
to Poseidon and Athena and
is located at the holiest area of
the region. It is thought that the
contest that I mentioned at the
beginning of this article was held
here. There is an olive tree right
by the temple representing the
olive tree created by Athena.
The eastern columns of this
temple located to the north of
the Parthenon have been built in
ionic style, whereas the women
figured caryatids (statues) have
been used instead of columns in
the south side. The statues at the
temple are replicas. The originals
of these 6 caryatids each with a
different facial expression are on
display at the Acropolis Museum.
Everyone who goes to Athens
visits Acropolis. You will also
do that. It is also an alternative
to go by yourself and to visit
the temples, enjoy the beautiful
scenery of Athens and come
back but this is not the ideal
case. It is very different when you
go on a guided walking tour and
listen to the myths and legends
of these structures. I highly
recommend it.
If you walk west opposite the
direction you came from at the
exit of the Acropolis, you will
reach Arios Pagos, that is the
Mars Hill from where you can
enjoy the finest sunset in Athens.
You are at the right place to
mingle with the crowds of tourists
and take a selfie with the crimson
Acropolis. Please watch where
you going,the rocks on this
hill are especially slippery. Be
careful!
The region that goes down from
the foothills of Mars Hill is the
Ancient Agora that is now an
open air museum. The daily life
of Athens was here starting from
600 B.C. This was where the
city council made its democratic
decisions, where citizens got
together for commercial, politic
and artistic activities and
where educational and sports
activities were also organized.
It is an interesting experience
to walk on ancient paths over
which Socrates and Plato have
also walked. The most striking
structures here apart from the
findings which are mostly just
remains are the best preserved
ancient temple of Athens which is
the two-story Stoa of Hephaestus
and Attalus King of Pergamon.
Another interesting detail is
the public toilet which was an
important point for socializing
– you can remember a similar
example from Ephesus. This site
is an important location that will
excite those interested in history
and archeology and another
thing to mention is; it is right next
to the Thessesion Region where
coffee houses are located at
and the Adrianou Street where
you can find the best taverns of
Monastraki.
Monastiraki is located to the north
of the Ancient Greek Agora and is
one of the most colorful regions
of Athens. Its streets are filled
with souvenir shops, small bars,
coffee houses, restaurants and of
course taverns. The flea market
where you can find everything
that you are looking for comes to
mind when one says Monastiraki.
There is also a permanent market
but you can find affordable
pieces, different souvenirs,
antiques, second hand clothes,
and photos, silver, copper and
bronze objects at the flea market
that is set up on Sundays. You
can go there to see the daily
life of Athens even if you are not
going to shop. The first structure
that will attract your attention at
the Monastiraki Square will be the
Mustafa Ağa Tsisdarakis Mosque
that is now used as the Greek
Folk Arts and Ceramic Museum.
It has been ordered to be built in
1759 by the Governor of Athens
Tsisdarakis. The minaret has
been destroyed after the Greek
uprising in 1821. Unfortunately
there is no active mosque in
Athens now. Another site is
located right behind the mosque,
the Roman Market. We should
add as a footnote that you can
enter all the historical structures
and areas around here for 4 days
– except the museum – with a
ticket that you will purchase for 12
Euros for the Acropolis.
Since we enjoyed a tiring day, we
are at the right spot to eat and
have fun.
Athens is very similar to our
country in terms of taste, menu
and prices. Even the most
expensive location is affordable.
You will understand the menu
without feeling like a tourist.
Everything is familiar. The
fertileness of the Mediterranean,