119
adet sütunla çevriliymiş.
Tapınak, günümüzde ilk
yapım özelliklerinin çoğunu
kaybetmiş olsa da hâlâ
görkemli ve görülmeye değer
bir Antik Yunan yapısı olarak
ziyaretçilerini ağırlıyor.
Tapınağın hemen yakınlarında
biraz ileride ise 1896’daki
ilk modern Olimpiyat
Oyunları’nın yanı sıra 2004
Olimpiyat Oyunları’nda da
okçuluk müsabakalarına
ev sahipliği yapmış olan
Panathenaikon Olimpik
Stadyumu bulunmakta. Her
olimpiyat zamanı Olympia
Dağı’ndaki bulunan 2500
yıllık Hera Tapınağı’ndan
getirilen olimpiyat meşalesi
o senenin ev sahibi ülkesine
yola çıkmadan önce,
olimpiyat komitesine bu tarihi
stadyumda devrediliyor.
Görmekte fayda var ama bilet
alıp gezmek ne kadar akıllıca
tartışılır.
Açıkhavada yeteri kadar
vakit geçirdik diyorsanız
yürüme mesafesinde olan
Akropolis Müzesi sizi bekliyor.
İhtişamlı, iddialı ve modern
yapısıyla Akropolis ana giriş
kapısına çıkan yamaçta, metro
istasyonu çıkışının hemen
yanında bulunan Akropolis
Müzesi ziyareti, Atina’da
yapılacaklar listesinde mutlaka
yer almalı. 2007 yılında açılan
dünya standartlarındaki Yeni
Akropolis Müzesi yüksek
maliyeti ve Akropolis’in antik
mimarisi ile bağdaşmayan
çağdaş mimari çizgisiyle ilk
yıllarında tepki görmüş olsa
da bence yalnızca müze
binası bile başlı başına
görülmeye değer bir yapı.
Müze bu bölgedeki ören yeri
üzerine inşa edilmiş. Elbette
korunarak. Binanın girişi ve
zemin katının şeffaf zemini
sayesinde aşağıda bulunan
kalıntıları da görebilmek
mümkün hale gelmiş.
Binanın altında arkeolojik
kazı çalışmaları halen devam
soul-shattering, they are still
impressive. Also the end to end
glass windows that make you
feel as if you are walking around
Parthenon enables you to have
a great view of both Athens and
Acropolis. There is a museum
store and a restaurant at the
mezzanine located between the
2nd and 3rd floors. The scenery
of the restaurant is fabulous. It
is generally forbidden to take
pictures in the museum except
at certain places but we had to
follow the “every rule is to be
broken” philosophy for you and
took some pictures without flash.
Affola Acropolis Museum.
If you’ve really done justice to the
museum than it should be late
afternoon when you leave. Ideal
for visiting the Acropolis. Those
who are older will remember the
single channel years of TRT when
Reha Muhtar was reporting from
Athens. Now, the world famous
iconic structure that winked at us
at the background in those years
is our next stop.
The basic goal of city planning
in Ancient Greece was to build
the settlements (polis) that the
gods would reside in at the
highest location of the city (acro);
that is the acropols. Temples,
structures where treasures were
kept hidden as well as various
institutions would all be here.
Acropolis would be defended
until the end in case of a siege.
Now, the best known among
these acropolises is as you know
the Acropolis in Athens. The story
of the Athens Acropolis, located
on a rock with dimensions of
270x150m, 152 m above sea
level at the Attica Plain dates
back to the Neolithic period.
Houses and a king’s palace have
been built during the Bronze Age.
The majestic structures that have
remained intact until today are
those that have been built during
a large construction program
that was started during the 5th
century B.C. Ancient Greek
civilization was on display here
during the golden age of arts and
many monumental structures
have been built on the Acropolis.
You have to climb a steep road to
reach here. The region is full of
eroded and slippery rocks. That
is why it would be best if you put
on slip-proof shoes and be ready
to stay under the sun for a long
time.