Dergi Bursa Oak 2015 - page 46

44
armoni
harmony
artık dünyaca ünlü bir isimdi.
Daha sonra dünya turnesi
başladı. Japonya, Almanya,
İsviçre, Kanada, Sırbistan,
Türkiye… O artık bugünün
Edith Piaf’ı, Fransa’nın yeni
“kaldırım serçesi”ydi. Bu
benzetmeden her zaman
gurur duyduğunu belirtse de
Zaz’ın asıl hedefi bu değildi. O
yalnızca şarkılarını söylemek,
ruhu ve duygularıyla beslediği
sesi aracılığıyla dinleyen
herkesle paylaşmak istiyordu.
Çünkü dünyayı ancak bu
şekilde değiştirebilecek ve
daha yaşanılası, güzel bir yer
haline getirebilecekti.
Müzik hayatı boyunca idol
gördüğü Ella Fitzgerald, Enrico
Menas, Richard Bona, Bobby
McFerrin gibi isimlerin etkisini
de kattı müziğine… Yalnızca
Fransız müziğinden değil,
müzik kariyerinin başlangıcı
sayılan caz, blues, Afro,
Latin müziklerinin etkisinden
de faydalandı. Gerisi zaten
şarkı söylemek için ağzını
açtığı anda geliyor, doğallığı
sesine de yansıyor ve şarkı
söylediği her yer, sokak ya
da bir stadyum fark etmeden
sahneye dönüşüveriyordu.
Ülkesinde 2010 yılının “En
İyi Müzisyeni” seçilen Zaz,
insanın doğallığa duyduğu
hasreti gidermesine de
yardımcı oluyor. Sahnede
ya da sokakta, şarkılarını
söylerken belki içindeki
Isabelle’ye sesleniyor, tüm
enerjisini müzikle tanıştığı ilk
yıllardaki yaşından alıyordur
kim bilir? Konserlerinde, canlı
performanslarında bir an
bile yerinde durmuyor oluşu,
sonsuz bir enerjiyle dans edişi
ve izleyenleri bir nevi hipnotize
edişi başka nasıl açıklanabilir
ki? Onun albümlerini dinlemek
ya da canlı performanslarını
izlemek, onun rehberliğinde
bir yolculuğa çıkmak gibi…
Şarkıya başladığında
dinleyenleri alıp melodilerden
oluşan bir diyara götürüyor,
şarkı bitince aldığı yere geri
bırakıyor sanki… Hareketli
bir şarkıda dinleyenlere
kendilerini dünyanın en
mutlu ve en enerjik insanı
gibi hissettirirken, kırık bir
kalbin hikâyesini, sesindeki
gözyaşlarını hissettirerek
söylüyor. Onu dinlerken;
neşesi bir anda içinize doluyor
ya da verdiği hüzün sizin engel
olamadığınız bir hassasiyetle,
kederlere sürüklüyor.
Müziğin büyüleyici etkisi ile
müziğe ruhunu, kalbini adamış
bir müzisyenin bir araya gelişi
Zaz… Hayatın ve dünyanın
en güzel halinin yansıdığı
melodiler, gerçek ve rüyanın
ilahi bir yetenekle harmanlanışı
ile Isabelle Geffroy’un hiç
büyümeyecek olan ruhunun
yansıması…
in her own country and she has
been helping us all to quench
our longing for naturalness.
Who knows, maybe she sings to
the Isabelle inside of her when
singing on stage or in the streets
or maybe she gets all her energy
from her first years in music.
How else can we explain the
fact that she does not stand still
even for one second during her
concerts and live performances
and keeps on dancing with an
endless energy hypnotizing
the viewers? Listening to her
albums or watching her perform
live is like going on a journey
under her guidance… She takes
the listeners to a landscape of
melodies the moment she starts
singing and brings them back to
where they were when the song
is over… While she makes one
feel as the happiest and most
energetic person on earth when
singing a fast paced song, she
also makes one feel the tears of
a broken heart in slower songs.
You either feel an immense joy
or are drawn to a gloomy sorrow
while listening to her.
Zaz is the combination of the
captivating effect of music
combined with a musician who
has devoted her whole heart to
it… Melodies reflecting the best
of life and the world and the
blending of reality and dreams
with a divine talent; reflecting the
soul of Isabelle Geffroy that will
never age…
1...,36,37,38,39,40,41,42,43,44,45 47,48,49,50,51,52,53,54,55,56,...124
Powered by FlippingBook