61
Kadın dediğin...
What you call women...
Onlara bir yolculuk desek, o
kadar çok durak sunarlar ki.
Manzara her an değişebilir.
Yüzyıllardır farklı anlamlar
kazanmış, kimi zaman ezilmiş
veya bastırılmış kimi zaman
önder olmuş kadınlar... Bir
yandan göğsünü gere gere
mücadele ederken, diğer
yandan güzel sanatlara en
derin anlamları kazandıran
onlardır.
Kadın dediğin; Orhan Veli’nin
eski aşklarını anlattığı şiiri “Aşk
Resmi Geçiti”ndeki son aşkı
gibidir: “Sade kadın değil,
insan. Ne kibarlık budalası,
ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der, eşit olsak
der. İnsanları sevmesini bilir,
yaşamayı sevdiği kadar...”
Kadın dediğin; tüm aşklarıyla
bambaşka bir dünya
yaratabilmiş bir isim olan
Nazım Hikmet’in gözünden ve
kaleminden şöyledir:
“Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman
gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi
ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda
hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve
pazardaki
ve kara sabana koşulan ve
ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve
zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız”
Kadın dediğin; Juliette
Drouet’e 31 Aralık 1851’de
yazdığı bir mektupta Victor
Hugo’ya göre ışıktır. Hugo,
Juliette’yi ışığa benzetir:
“... Bütün bu karanlık ve
şiddet dolu günler boyunca
harikuladeydiniz, Juliette’m.
Sevgi istedim getirdiniz, sağ
olun! Gizlendiğim yerlerde,
sürekli tehlikede beklemekle
geçen gecelerin sonunda,
kapımda parmaklarınızda
titreyen anahtarın sesini
duyduğumda, kötülükler ve
karanlıklar yok oluyordu;
içeriye ışık giriyordu!
Çatışmalara ara verildiğinde
yanı başımda olduğunuz o
korkunç, ama müthiş tatlı
saatleri asla unutmamalıyız.
O küçük karanlık odayı,
tavandan, duvarlardan sarkan
o eski eşyayı, yan yana
duran iki koltuğu, masanın
bir köşesinde yediğimiz
If we call them a voyage, they
offer us so many stops along the
way… The scenery can change
any time. For centuries women
have had different meanings
placed on them, they have
sometimes been oppressed
or sometimes have become
leaders… They are the ones who
give the deepest meanings to
art while struggling with all their
might.
What you call women; resembles
the last love in the poem by
Orhan Veli, “The Parade of Love”:
“Not only a woman, but also a
human being. Not pretentiously
polite nor greedy. Wants us to
be free and equal. Knows how
to love people, as much as she
loves life…”
What you call woman is
described as such from the point
Picasso - 3 kadın /
3 women
Women give us life just like the sky that “covers us”. She is the one who gives us all the
colors. The scenery. Sometimes tempests and sometimes a mild breeze. The one who
gives us breath. The rainbow and oxygen. Whatever makes life beautiful; there is some
woman in it.
“Üzerimizi örten” gökyüzü gibi ab-ı hayat bahşeder kadın. Her rengi bize veren
odur. Manzaradır. Bazen fırtına bazen meltem. Nefes verendir. Gökkuşağı da
ondadır, oksijen de. Hayata güzellik katan ne varsa içinde biraz kadın vardır.