65
leaving behind the indelible
residue of pain
breaking hearts incurably
perhaps the woman was hurt
with a grief more real
she was hurt maybe
she looked at the man with a
troubled kindness
and smiled in tears
the woman and man were sitting
there was a table between them
and the insurmountable
obstacles of sadness.”
Cemal Süreya portrayed the
previously unrevealed ways of
the individual and society with his
unique variety of expressions and
power of storytelling. Women,
sexuality and the erotic were
among these issues. What Cemal
Süreya “called women” was so
in every way. Just like himself
seeking the mother he lost when
he was small in the compassion,
mercy and love of his lovers…
Just like when he said, “First kiss
me and then give birth to me”…
“…
You, the woman whose face I am
exiled to
You were in each dark street, in
every hidden corner
A child kept on telling a stream.
Blue.
A violin handed over some young
mothers
You made one love yourself
You were a hope and a quittance
to loneliness
The lover only had his love
And losing is harder than not
being able to find
You, the woman whose face I am
exiled to
I did not forget your eyes that are
my brothers
Nor your brow that is my child
and your mouth that is my lover
I did not forget your hands that
are my friends
…”
Woman is a being that is so
complex it cannot be defined,
that is so attractive that
one cannot do without and
miraculous enough to inspire
the whole universe. She is the
source of the miracle of birth
and a brief summary of nature.
Thematically, a question mark in
every aspect…
What kind of man can do without
a woman? Or let us exaggerate a
little bit. Let’s think of “women”:
* Well dressed, elegant. Walking
beautifully and in a measured
manner. Smooth and calming.
A relaxing softness in her steps
and the peaceful tempo in her
unhurried walk.
* Poetic. Smiling like a bouquet
of flowers.
* Soldierlike. Stooping and
humped as if about to fall
forward; neck bent to the side
under the weight of the head,
swaying to the sides or dragging
the feet behind.
* Resembling a bomb that is
ready to explode, gritting one’s
teeth in a nervous manner and
waving the hands and arms
redundantly.
Many more women can be
imagined. All are them. They
are complex, undefinable by
a single definition; they are all
uncertainties. Sometimes they
are like a movie – they can
be any kind of movie – and
sometimes like a song… They
are women in flesh and blood,
with their lives and experiences.
This will also be left half-
finished just like every word
that describes women. No
matter how beautiful, charming,
cultured, elegant, honest or
appealing a woman is; they
can all be irritable, restless and
short-tempered when the time
comes… This is quite natural
because they are women.
Karanlık her sokaktaydın gizli
her köşedeydin
Bir çocuk boyuna bir suyu
söylerdi. Mavi.
Bir takım genç anneleri uzatırdı
bir keman
Sen tutar kendini sevdirirdin
Bir umuttun bir misillemeydin
yalnızlığa
Yalnız aşkı vardır aşık olanın
Ve kaybetmek daha güç
bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum
kadın
Kardeşim olan gözlerini
unutmadım
Çocuğum olan alnını sevgilim
olan ağzını
Dostum olan ellerini
unutmadım
…”
Kadın; tarifi yapılamayacak
kadar karmaşık, onsuz
olmayacak kadar çekici, tüm
kainata ilham verebilecek
kadar mucizevi bir varlık.
Doğum mucizesinin kaynağı,
doğanın kısa bir özeti gibi.
Tematik olarak her yanıyla
bir soru işareti... Hangi erkek
kadınsız yapabilir? Ya da
abartalım biraz. “Kadınlar”
düşünelim:
* Şık giyinen, zarif. Öyle güzel,
öyle ölçülü yürüyen. Yürüyüşü
huzur veren. Yere basışındaki
yumuşaklık, adımlarındaki
acelesiz huzurlu tempo ruhu
rahatlatan.
* Şiirsel. Bir demet çiçek gibi
tebessüm eden.
* Asker gibi. Öne yıkılacakmış
gibi omuzları düşük, kambur,
boynu başını taşıyamıyormuş
gibi bükülmüş, sallanarak
veya sürüklenerek ya da paldır
küldür yürüyen.
* Lüzumsuz el kol
hareketleriyle ve asabi
tavırlarla dişlerini sıkarak
konuşan, her an patlamaya
hazır bir bomba gibi.
Daha birçok kadın
düşünülebilir. Hepsi onlardır.
Karmaşıklardır, tek bir tarifle
anlatılamayan, belirsizliktir
hepsi. Bazen film gibilerdir –
her tür film olabilirler-, bazen
bir şarkı... Etiyle kemiğiyle,
yaşattıklarıyla, yaşamıyla çoğu
kez hayalleriyle kadınlardır.
Kadını anlatan her söz gibi
bu da yarım kalacak. Bir
kadın ne kadar güzel, alımlı,
kültürlü, zarif, dürüst veya
albenili olursa olsun;
vakti geldiğinde hepsi
hırçın, huzursuz ve
asabi de olabilir...
Bu çok doğaldır
çünkü onlar
kadındır.