Dergi Bursa Ağustos Eylül 2013 - page 126

124
düğünleri için tercih ettiği bu
kiliseye girişler ücretli. Başta
Isaac Newton ve Charles
Darwin olmak üzere bazı bilim
adamlarının mezarları da bu
kilisenin içinde yer almakta.
Big Ben önünde fotoğraf işini
halledip yola koyulabiliriz. Eşlik
eden yüzlerce turistle birlikte,
ister istemez fotoğraflarına
da girerek Westminster
Köprüsü’nü geçip Big Ben
ve Parlamento Binası'nı bir
de karşıdan göreceğiz. Her
ne kadar solgun, pastel bir
sarı da olsa rengi, Thames’in
bulanık sularını renklendiriyor
Houses of Parliament’in.
Buraya bir de parlament mavisi
gökyüzünün olduğu saatte
gece aydınlatmasının ışıkları
yandığında gelmekte fayda
var. Köprünün karşısı Lambeth
Bölgesi. Nehir kıyısında yer
alan devasa dönme dolap ise
“London Eye”. Londra’yı açık
havada 25 mil uzaklarına kadar
görebilmeyi mümkün kılan bu
büyük “göz” milenyum için
yerleştirilmiş ve 2005’ten sonra
başka bir mekana taşınması
planlanmış. İlk yapıldığında
şehrin dokusunu bozduğu için
çok fazla tepki almış, ancak
gördüğü rağbet ve simgeleşmiş
olmasından ötürü halen şehri
“görmeye” devam ediyor.
Yeri bundan sonra değişir mi
bilemem ama deneyimlemek
isteyenlerin mutlaka
önceden online rezervasyon
yaptırmalarını önerebilirim.
London Eye ile komşu olan
London Aquarium da çocuklu
gezginler için doğru bir tercih
olabilir.
Londra’yı görmenin en ilginç
yollarından biri de tekne
üzerinde Thames Nehri’ni
gezmek. Süreleri 30 dakikadan
4 saate kadar değişen tekne
turları ile şehrin pek çok
önemli turistik yerlerinden
geçerek muhteşem bir şehir
manzarası izleyebilirsiniz. Bu
fırsatı kaçırmak istemeyenler
köprünün ayağındaki
Westminster İskelesi’nden
başlayacak bir tura katılabilirler.
Thames Nehri kıyısından devam
ediyoruz. National Theatre'ı
geçtikten sonra Tower Bridge
yönündeki durağımız Tate
Modern'in de bulunduğu South
Bank Bölgesi olacak. Modern
sanata ilginiz varsa nefeslerin
kesilmesine hazır olun. Orijinali
elektrik üretim santrali olan
bu yapı yenilenerek Tate
müzeler grubuna katılmış.
Avrupa'nın en büyük çağdaş
sanat müzesi olan Tate
Modern'in en üst kattaki
kafesi İstanbul Modern'inki
kadar olmasa da güzel bir
şehir manzarası vaat ediyor
(Laf aramızda tarihi yarımada
siluetinin eline su dökemez).
Sanata, tasarıma doyamadım
diyenler için yakınlardaki bir
durak ise Design Museum.
Tate Modern’in hemen
yamacındaki bu müze adından
da anlayacağınız gibi tasarım
sanatına birçok farklı yönden
bakan, ağzınız açık hipnotize
olmuş şekilde gezeceğiniz bir
mekan olacak. Aynı zamanda
dünyanın modern tasarıma
yönelik ilk müzesi. İçeriğinin
bir kısmı sürekli değiştiği için
ne zaman gitseniz bambaşka
bilgilerle dolacağınız bir
yer. Tate Modern'in hemen
yanındaki ikinci durağımız ise
Globe Tiyatrosu, nam-ı diğer
“Shakespeare's Globe”. İngiliz
Dili denince ilk akla gelen
Britanya'nın ulusal şairinin
kurucusu olduğu mekan
bu yüzden Shakespeare's
Globe olarak anılmakta. “Aşık
Shakespeare” filminden de
hatırlayacağınız mekan üç
katlı ahşap bir amfi tiyatro
şeklinde ve halen tiyatro
etkinliklerine ev sahipliği
yapıyor. Çıkışta ise Thames
kenarında bulunan tiyatrodan
batıya doğru ilerlerseniz
muhteşem bir pub sizi bekliyor
olacak. İsli biftekli sandviç ve
biraları muhteşem, ismi ise
Founder’s Arms. Cumartesi
günleri kurulan gastronomi
uzaktaki yakın
so far so close
1...,116,117,118,119,120,121,122,123,124,125 127,128,129,130,131,132,133,134,135,136,...156
Powered by FlippingBook