64
kitabi
Emine Civanoğlu
Yaşam, herkese aynı davranmıyor.
Bazılarını, köklü bir sülalenin kısır
oğluna erkek evlat vermiş gelin gibi
kucaklayıp bağrına basarken, bazılarını
da çürümüş et gibi akbabaların önüne
atıyor. Tabii yaşamın planlarından
bağımsız olarak ve ona haddini
bildirircesine harekete geçip bindiğimiz
trenin uçuruma doğru olan yönünü
değiştirerek bizi kurtaran, adına herkes
tarafından ‘şans’ denilen ahbap
da her zaman yan gelip yapmıyor.
Yaşamın ayrımcılık yaptığı, kimilerini
yalılarda, kimilerini çalılarda yaşattığı
durumlarda ‘şans’ da her zaman
armut toplamıyor. Yazdığı her şeyi
güldüren, umutlandıran, inandıran,
cesaretlendiren bir büyü gibi üstümüze
üfleyen Ayfer Tunç, yaşamın ve şansın
aynı coğrafyada bir avuç insana neler
yapabileceğini, o insanların hayatlarının
nasıl arapsaçı gibi birbirine dolanıp
ama yine de su gibi hiç karışmadan
kalabileceğini anlatıyor.
Kimilerine olur, kitap orada öylece
durur ama içeride türlü türlü olaylar
cereyan eder ve sizin aklınız sürekli
kitaba gider; sanki okumadığınız
zamanlarda çok şey kaçıracakmışsınız
ve kahramanlar sizden habersiz çok
acayip şeyler yaşayacaklarmış gibi.
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan
Kısa Tarihi, kitap rafında öyle kitap
gibi durup duran kitaplardan değil.
İçinde yaşamları hakkında başlangıçta
fikir bile yürütemeyeceğiniz türden
garip, normal, kaçık, temizlik hastası,
saf, cahil, akıllı, fesat, iyi kalpliliği
tiksinti düzeyinde, oralı, buralı, ciğeri
beş para etmez, kalbi altın kadar
ışıltılı insanlar yaşıyor. Hemşireler,
başhekimler, bakan eşleri, esnaflar,
müteahhitler, gece bekçileri, ev
kadınları, üvey oğullar, taksiciler,
paşalar, emekli edebiyat öğretmenleri,
zabıtalar, muhasebeciler, kalburüstü
mahalle esnafı, kalburdan düşmüşler,
güzellik kraliçeleri, marangozlar, kaçak
domuz avcıları, zengin halalar, eltiler,
kayınpederler, serseri öğrenciler,
kız gibi erkekler, erkek gibi kızlar,
hanımlar, beyler… Hepsinin de ayrı
ayrı roman olacak türden olaylarla
dolu yaşamı, tek bir romanda hepsinin
ağırlayan akşam yemeğinin yendiği dev
masanın dantel örtüsü gibi örülmüş.
Bu acayip örgünün ilmekleri arasında,
kitabı elinize alıncaya kadar varlıklarının
esamesi okunmayan bunca insanın
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış
Anlatılan Kısa Tarihi /
Ayfer Tunç
Ey sevgili yaşam,
bu şarkıyı da
benim için çal
“Böyle zamanlarda kadere
lanet eder, bağırır, çağırır,
rapor alıp evine çekilirdi. Evde
pijamalarını giyip içine kapanır,
raporlu olduğu süre boyunca
dışarıya çıkmaz, doğru dürüst
yemez içmez, hızla kilo verir,
teyp ve kaset devrine çoktan
geçildiği halde ısrarla kullandığı
portatif pikabındaki kırkbeşlik
plaktan sabah akşam ayını
şarkıyı dinlerdi; Seçil Heper’den
‘Nur saklımızın, gül ki bahar
bahtına yansın / Sen başka ziya,
başka hayal, başka zamansın.’
Bu şarkının içli sözlerinde,
gerçekleştiremediği kendisini
buluyor; kader gülmüş olsa
başka bir Ziya olacağına ama
ne yazık ki yaşamın ona en