66
serbest yazı
Özlem Şenkoyuncu
Global anlamda rekabetin çok fazla
yaşandığı, firmaların ayakta kalabilmek
için mücadele ettiği, ekonomik
çalkantıların ise sıkça yaşandığı bir
dönemdeyiz. Artık büyük balık küçük
balığı yutar anlayışından ziyade hızlı
balık büyük balığı yener dönemindeyiz.
Hızlı düşünen ve karar alan, hızlı
hareket eden ve hızlı değişime adepte
olabilen kişi ve kurumlar ayakta
kalıyor ve ilerliyor. Kurumları ayakta
tutan, onlara bu dinamizmi ve enerjiyi
kazandıran ise tabi ki çalışanlar. Artık
firmalarda en önemli yatırımın insana
yani çalışanına olması gerektiğinin
farkında. Eğer çalışanlar ne kadar
değerli bilgilerle donanırsa, ne kadar
yetkin ve tecrübeli olursa ve ne kadar
motivasyonu yüksek olursa o firma da
o kadar başarılı oluyor.
İş hayatında çalışanları motive eden
çalışma sistemlerinin başında da
gelişim ve pozitif değişim geliyor.
Çalışma sistemlerindeki pozitif değişim
ve gelişimi sağlayan en önemli
etmenlerin başında ise “eğitim” var.
Kişinin çok iyi bir eğitim alarak çok
iyi bir üniversiteye gitmesi burada
güzel bir eğitim alması iş dünyasında
beklenen verimliliği ve motivasyonu
göstermesi ve başarılı olması için
malesef yeterli olmuyor.
İş hayatı aslında en güzel öğrenme
sürecinin yaşandığı ortam. Hem
akademik bilgiyi, hem uygulamayı
hem de pratik yapma şansını aynı
anda bulabiliyorsunuz. Bu üçlü sac
ayağı sağlam olduğu zaman kişinin
gelişim trendi hep yükselişte oluyor. İş
dünyası çalışanlarına sürekli eğitimlerle
yeni bilgi kaynağı sunmalı, bunun
uygulamasını göstermeli ve pratiğini
yapması için imkan ve olanak yaratmalı.
İşte o zaman iş motivasyonu ve enerjisi
yüksek çalışanlara sahip olabilir.
Dünya hızla değişiyor. Her gün yeni
trendler, yeni bilgiler ve yeni sistemler
ortaya atılıyor, tartışılıyor. Değişmeyen
bir şey var ki o da değişime
ayak uydurabilmek için eğitimi iş
yaşantımızın bir parçası haline
getirmenin zorunluluğu. Hem mesleki
hem de kişisel gelişimi destekleyen
eğitim programları öncelikle kişinin
vizyonunu geliştirir sonra da bu
değişim firmanın gelişimini hızlandırır.
Kurumsallaşmış, global ölçekte
kendini ispatlamış, sektöründe başarılı
firmalara baktığımızda bu başarının
ardında muhakkak çalışanlarına verilen
eğitim ve gelişim programlarının
olduğunu görürüz. Kurumların eğitime
ayırdığı zaman ve paranın kısa vadede
önemli bir gelişim, uzun vadede de
büyük bir değişim yarattığını söylemek
yanlış olmaz. Kurumun hedeflerine
uygun, çalışanların kazanımına yönelik,
gelişim ve değişimi hızlandıracak
eğitim programlarının hazırlanması
ve bunun sürdürülebilir bir şekilde
devam ettirilmesi kısa zamanda
kurumsal farklılıkları hissettirecektir. Bu
farkı kurum önce kendi içinde sonra
müşteri ve tedarikçi firmalar ayağında
hissedecek bu olumlu değişim bir süre
sonra toplumda da fark edilir olacaktır.
Eğitim ilkokuldan başlayıp artık emekli
olana kadar bile değil, belki de ölene
kadar süren bir süreç. Birçok kişinin
emekli olduktan sonra bile kendisinin
manevi tatmini ve mutluluğu için
kişisel gelişim eğitimlerine devam
ettiğini biliyorum. Artık günümüzde en
önemli yatırımın kişinin kendine yaptığı
eğitim yatırımı olduğunu söylemek
yanlış olmaz. Çalışanına yatırım yapan
kurumlar da en çok beğenilen ve
çalışılmak istenen kurumlar arasında
yer alıyor. Bu yüzden hem kendi
adımıza hem de kurumumuz adına
eğitim sürecine gereken önemi verelim.
Kişisel gelişimimiz için hem kendimizin
hem de kurumumuzun şartlarını
zorlayalım. Gerisi zaten gelecektir.
Eğitimle bir kişi bir kurumu, bir kurum bir toplumu, bir toplum bir ülkeyi bir ülke de belki dünyayı
değiştirebilir. Değişimi kendinizden başlatmaya ne dersiniz?
İş yaşamında eğitim şart