57
Miro, daha sonra kendi üslubunu daha
da belirginleştirerek çizgisini ortaya
koydu. New York, The Museum of
Modern Arts’da ilk büyük retrospektif
(geriye dönük) sergisini açtı.
1954’teki Venedik Bienali’nde grafik
dalında büyük ödüle layık görüldü ve
çalışması bir sonraki yıl Kassel’de
yapılan ilk Documanta Fuarı’na
dâhil edildi. 1958’de Paris UNESCO
Binası’ndaki eseri ile Uluslararası
Guggenheim Ödülü’nü aldı. 1960
yılında heykeltıraşlığa başladı. Miro’nun
retrospektifleri, Paris, Musée National
d’Art Moderne ve Grand Palais’de
yer aldı. Resimlerinin ana çizgisini
yan yana ama birbirinden bağımsız
nesnelerin iletişimi oluşturdu. Şekil
değişikliğine uğramış nesneler yakın
bir savrukluk içindeydi. Nesneler
rengârenk bir mekânda birbirlerinin
ayrıntılarını öne çıkartır bir şekilde yer
aldı resimlerde. Gerçeküstücü akımın
kurucularından Fransız şair, yazar ve
düşünür André Breton Miro’yu en iyi
tanımlayanlardan bir tanesidir: ‘Kişiliği
çocukluk evresinden ileri geçememiş,
ayrıntılardan, eşit olmayıştan ve
oyundan korunmayan biri.’
25 Aralık 1983’te İspanya’nın Palma
de Mallorca şehrinde 90 yaşında
hayata gözlerini kapayan Joan Miro,
kendisine yarattığı dünya, renklerle olan
ilişkisi ve ayrıntılara kattığı anlamlarla
modern sanata kelimenin tam anlamıyla
imzasını attı… Resimlerinin basımlarını
en sık gördüğümüz sanatçılardan
biri olarak, bilinçaltımızda hep yer
almaya devam edecek. Çünkü Joan
Miro ayrıntılar ve renklerin buluştuğu
her karede kendisine yer edinmeyi
sürdürecek...