83
düşünüyorlardı o köşede, belki de
haklıydılar, biz unutmuştuk onları.
Sokağa çıkarsanız üşürsünüz.
Üşürseniz ne ala; çünkü bu şehirde
üşümek tensel değil, ruhsal bir
durumdur. Teninizin hissettiği soğuk,
size orada, o sokakta, o karlı yolun
üzerinde, belki bir sokak lambasının
altında uçuşan onlarca kar tanesinin
altında, belki Ruslardan kalma taş
bir binanın köşesini devirip o geniş
caddeye çıktığınız anda, karşılaştığınız
bir ihtiyara verdiğiniz selamın hemen
sonrasında, bilemedim belki bir
kıraathanede oturduğunuz sandalyeden
acemice hareketlerle doğrulup çay
istemek için elinizi yabancı ve titrek
kaldırdığınızda, nereden ve neden
geldiğinizi belki yüzüncü kez ama
aynı heyecan ve içtenlikle bir esnafa
anlatırken, kim bilir güzel bir Kars
kızına bakarken hem garip bir kıpırtıyı
hissedip hem de bundan dolayı
utandığınız o huzursuz anda, teninizi de
aşıp bir masal anlatacak.Kars güzel ve
soğuk bir uzak masal şehridir çünkü.
Sokaklarındaki sonsuz beyaz,
pencerelerinden sokağa sızan
Behbudov tınıları, yüzünüzün önünde
uçuşan binlerce kahraman kar taneleri
ve o soğukta kollarınızı iki yana açıp
şehri kucaklama isteğindeki kalbiniz,
sizi adını daha önce hiç duymadığınız,
hiç gitmediğiniz, dokunmadığınız hiç ve
şarkısını başka yerde dinlemediğiniz bir
dünyaya götürecek.
Kars kalesinin hemen altında Ebul
Hasan El Harakani’nin türbesinden içeri
adımınızı atarken bir yazı karşılayacak
sizi, o kocaman kalpli güzel adamın
yazısı: “Her kim bu kapıya gelirse
ekmeğini verin inancını sormayın; zira
Ulu Allah'ın katında ruh taşımaya layık
olan herkes, elbette Ebü'l Hasan'ın
sofrasında ekmek yemeğe de layıktır."
İrkileceksiniz, Kars size sofrasında bir
yer gösterecek, usul adımlarla oraya
gidip sessizce oturun, siz ruh taşımaya
layıksınız, elbette bu şehirde bir
yeriniz vardır. Çünkü bu şehir kötülük
tutmaz, kin bilmez, bela musallat olmaz
buraya, olsa da çok durmaz; silker onu
yakasından Kars; size yer açar, size
yani kalbi olana.