101
Ağaçlar, çayırlar, çimenler, patikalar,
her yer yavaş yavaş önce kızıla sonra
sarıya dönecek. Doğa, siyah beyaz
günlere hazırlanacak ve çıplak bir kadın
gibi kalacak. Makyajı silinmiş, saçları
dağılmış ve yıpranmış, belki kolu
kanadı kırılmış bir kadın… Gökyüzünün
yakıcı sıcaklığı yerini yağmurlara
bırakacak ve göz önünde sadece
doğanın iskeleti kalacak. Bundan sonra
her şey dünyanın iskeletine ve değişen
yüzündeki hüzne kapılmakla devam
edecek.
Gündüzler artık daha kısa… Geceler
daha uzun. Güneş her zamankinden
erken batacak ve daha az ısı, ışık
verecek. Serin, yağmurlu ve rüzgârlı
günlerin sayısı her geçen gün artacak.
Ağaçların yaprakları sararmaya ve
dökülmeye başlayacak. Çiçeklerin
sayısı azalacak, etraftaki otlar ve
çimenler neredeyse kuruyacak.
Göçmen kuşlar güneye, yazlık
elbiselerse dolaplara gidecek…
Hepimizin bir parçası “sonbahar”
olacak.
Sonbahar denince ne gelir ki insanın
aklına? Yağmur belki. Sarı zamanlar
yaşadığımız. Yaşamın doğadan
uzak durduğu günler. Yalnız kalan
doğanın direnç zamanı. İnsanların
derinlere dalıp, usul usul yürüdüğü
vakitler. Bundan ötesi kışı beklemek
artık. Üşüdüğümüzü hissetmek güzel
yeniden...
Saitabat Köyü, Bursa – 07.10.2003
Doburca, Bursa – 03.10.2010
Kestel Şükraniye (Kazancı) Köyü, Bursa – 22.11.2009