109
2
hidrojen 1 oksijen atomu. Bu kadar
basit. Ama bir o kadar önemli. Klasik
formül burada da işliyor. Sadeliğin
mükemmelliği formülü. Bunu pek çok
alanda hissetmişsinizdir. Mesela çok
iyi bir müzik bestesinin ne kadar sade
hatta basit melodilerle yazıldığını, çok
iyi bir filmin yalnızca temel ögelerle
kurulduğunu, bizi derinden etkileyen
şiirlerin sadece birkaç kelimeyle
yazıldığını fark edince şaşırmışsınızdır.
Sebebi işte bu. Sadeliğe ulaşabilmiş
mükemmellik.
Suyun formülü basit olduğu kadar
paradoksal. Biri yakıcı diğeri
yanıcı olan iki element, birleşince
mucizevi bir şekilde yanmak yerine
söndürücü oluyor. Mucizevi çünkü fizik
kanunlarından farklı davranıyor. Fizik
kanunlarına göre tüm ısınan maddeler
genişler, yoğunluğu azalır, soğuyan
maddeler ise yoğunlaşır ve ağırlaşır.
Donan suyun kütlesinin sudan ağır
olması gerekirken buz sudan hafiftir.
Bu sebeple çok büyük ve çok ağır olan
buz dağları suyun üzerinde batmadan
yüzerler. Eğer buzdağları suyun dibine
batsaydı dünyadaki göllerin denizlerin
ve okyanusların çok büyük bir bölümü
dev bir buz kütlesi olacak denizlerde
ve sularda hiçbir canlı yaşayamayacak
dünyada yaşam mümkün olmayacaktı.
Su hayatın kaynağı olduğu kadar
uygarlıkların da beşiğidir.
Topraklarımızdaki en eski medeniyetler
iki suyun arasında Mezopotamya’da
doğmuş. Eski Mısır uygarlığı Nil
havzasında gelişmiş. Tarihteki bazı
savaşların sebebi de su. Fütüristler
gelecekte de en büyük savaşların su
için yapılacağını düşünüyor.
Dört temel unsurdan biri olan su,
çok sayıda gelenekte yeri olan bir
semboldür ve genellikle arındırma,
yeniden doğum, dönüşüm, bilgi,
yenilenme, yaşam, doğurganlık, dişil
prensip, iyileşme, şifa, tesir (etki), ilk
madde, nefsaniyeti yenmek, dünyanın
oluşumu ve şuurlanma (aydınlanma)
kavramları ile bağlantılı olduğu görülür.
Su, potansiyel ve üretken güçleri
temsil eden, yaratılışın kaynağı, “bütün
tohumları içinde barındıran rahim”
olarak kabul edilir. Kozmik döngünün
başlangıcında ve sonunda su vardır. Su
her zaman kendi içinde tüm biçimleri
potansiyel olarak barından bir hayat
kaynağıdır. Kozmogonide, mitlerde,
ritüellerde, ikonografide fonksiyonu her
zaman aynıdır, her figürün öncüsü, her
yaratma eyleminin destekleyicisidir.
Ay ile özdeşleştirilen suyun ve ayın
ritimleri evrene döngüsellik kazandırır.
Tarih öncesinden beri su, ay ve
kadın sembolleri, evrenin ve insan
üretkenliğinin ilerlediği yönü belirler.
Anne imajının suya atfedilmesi
sembole, anneye ait gizemli birtakım
özellikler kazandırır.
Suyun görevi her şeyden önce kirleri
temizlemektir. Çünkü su arıdır ve
arındırır. Suyun hayat verme niteliği,
hayat suyu ya da “ab-ı hayat” (içen
kişiye ölümsüzlük kazandırdığına
inanılan efsanevî su) kavramına yol
açmıştır. Ab-ı hayat, Anne Marie
Schimmel’e göre iki denizin birleştiği
yere yakındır ve toprağın en derin
dehlizlerinde bulunmaktadır. Ama
İskender gibi büyük kahramanlar bile
bu suyu bulamamıştır.
Kaynakça
· ELIADE, Mircea; Dinler Tarihine Giriş; Kabalcı
Yayınları; İstanbul 2003
· SALT, Alparslan; Semboller; RM Yayınları;
İstanbul 2006.
Abdulkadir Kılınç