132
        
        
          iletişim kurmaya başladı. Daha
        
        
          huysuz, asabi ve insanlardan
        
        
          daha da uzak, besteleriyle iç
        
        
          içe bir hayat sürüyordu. Tüm
        
        
          sevgisini ve şefkatini doğaya
        
        
          veriyor sağırlığı arttıkça
        
        
          duymadan yaptığı besteler
        
        
          eşi bulunmaz şaheserlere
        
        
          dönüşüyordu. Müziğin filozofu
        
        
          olarak da anılan Beethoven
        
        
          hastalığı ve yaşadığı acılar
        
        
          nedeniyle son derece huysuz
        
        
          görünmesine rağmen sevgi
        
        
          dolu bir insandı. Eserlerine de
        
        
          yansıyan aşk acıları çekti ama
        
        
          hiç evlenmedi. Hayatına giren
        
        
          birkaç kadın arasında onu en
        
        
          çok etkileyen ölümsüz aşkı,
        
        
          “Diabelli Varyasyonları” eserini
        
        
          adadığı kadının Frankfurtlu bir
        
        
          tüccarın karısı olan Antonie
        
        
          Brentano olduğu söylenir.
        
        
          “Müziğin asıl gücü,
        
        
          insanı bestecisinin
        
        
          hayal dünyasına
        
        
          sürüklemesidir.”
        
        
          Dünyanın ilk romantiği olarak
        
        
          da kabul edilen Beethoven,
        
        
          dahil olduğu klasik ve
        
        
          romantik dönem akımlarını
        
        
          harmanlayarak bestelediği
        
        
          bütün eserleriyle bu iki dönem
        
        
          arasında bir bağ oluşturdu ve
        
        
          kısa sürede benimsenmelerini
        
        
          sağladı. Artık tamamen hayal
        
        
          dünyasının gücü ile bestelerine
        
        
          sığınan Beethoven’in gerçek
        
        
          hayattaki tek varlığı tüm
        
        
          sevgisini verdiği ve geçimini
        
        
          üstlenerek evlat edindiği yeğeni
        
        
          Carl oldu. Onu kendi gibi bir
        
        
          müzisyen yapmayı hedefliyordu
        
        
          ancak Carl amcası gibi
        
        
          düşünmüyor hayatını yaşamak
        
        
          istiyordu. Beethoven’in hayatı
        
        
          ise gittikçe zorlaşıyordu ve
        
        
          1819 yılından itibaren tamamen
        
        
          içine kapandı. İnsanlar onu
        
        
          tuhaf ve korkutucu buluyor
        
        
          ama yine de ona saygı
        
        
          duyuyorlardı. Kendiyle birlikte
        
        
          müziği de toplumdan uzaklaştı.
        
        
          Bestecinin çok yönlülüğü, tutku
        
        
          ve duygularından oluşan hayal
        
        
          dünyasının yansıdığı yeteneği
        
        
          eserlerinde yaşar hale geldi.
        
        
          İçindeki coşkular, heyecanlar
        
        
          notalarda hayat buluyor
        
        
          ruhundaki dalgalanmalar
        
        
          melodilere dönüşüyordu.
        
        
          İnsanlarla yalnızca müzik
        
        
          yoluyla iletişim kuruyordu.
        
        
          Müziği bir soylu eğlencesi
        
        
          olmaktan kurtardı. Kendi
        
        
          dönemine kadar müzikten
        
        
          daha üstün kabul edilen
        
        
          edebiyat ve resmi geride
        
        
          bıraktı. Klasik müziğin tüm
        
        
          klasikliğini bozarak amacına
        
        
          ulaştı. Senfonilerinde o zamana
        
        
          kadar hiç kullanılmayan insan
        
        
          sesini kullanarak büyük bir
        
        
          kural daha bozdu. Artık o
        
        
          müziği için yaşıyor, müziği ise
        
        
          tüm insanlara onu anlatıyordu.
        
        
          “Asıl müzik gerçeğin
        
        
          kendisidir.”
        
        
          Beethoven, ölmeden
        
        
          önceki son yıllarının Ed
        
        
          Harris tarafından başarıyla
        
        
          canlandırıldığı “Copying
        
        
          Beethoven”(Beethoven’i
        
        
          Anlamak) filminde oluşum
        
        
          süreci anlatılan 9. senfoniyi
        
        
          Friedrich Schiller’in “Neşeye
        
        
          Övgü” şiirinden yola çıkarak
        
        
          hazırladı. 1824 yılında,
        
        
          bugünkü Avrupa Birliği Marşı
        
        
          da olan 9. senfoniyi besteledi
        
        
          ve tüm hastalıklarına rağmen
        
        
          başarıyla tamamladığı
        
        
          senfoninin gösteriminden
        
        
          sonra yatağa düştü. Son
        
        
          anlarına kadar neşesini korudu
        
        
          ancak yaptığı müzikleri ve
        
        
          aldığı alkışları duyamamak
        
        
          onun için en büyük ve en ağır
        
        
          işkenceydi. Kendine görev
        
        
          edindiklerini yapmış olmanın
        
        
          ve tüm dünyayı ortak bir
        
        
          melodide birleştirmenin huzuru
        
        
          ile daha fazla direnmenin bir
        
        
          anlamı ve gereği olmadığını
        
        
          düşünerek, 1827 yılında
        
        
          daha önce hiçbir sanatçının
        
        
          ölümünde görülmeyen,
        
        
          yaklaşık 30.000 kişiye varan
        
        
          oldukça kalabalık bir törenle
        
        
          hayata veda etti. Sadece
        
        
          besteleri ile değil düşünceleri
        
        
          ile de üstünlüğünü kanıtlayan
        
        
          Beethoven’in ölmeden önce
        
        
          10.senfonisine de başladığı
        
        
          ama tamamlayamadığı
        
        
          biliniyor.
        
        
          Geride bıraktığı eserleri ile
        
        
          sadece kendinden sonraki
        
        
          müzisyenlere değil acı dolu
        
        
          hayatı ve yaşadığı tüm
        
        
          talihsizliklere rağmen ayakta
        
        
          kalarak bütün insanlara örnek
        
        
          oldu. Kendini de inandırdığı
        
        
          gibi, hayatta ne yapacağını
        
        
          bilen ve sevdiği şeye tutkuyla
        
        
          bağlanan bir insanın yaşamak
        
        
          için her zaman bir sebebi
        
        
          vardı. Onun yaşama sebebi
        
        
          ise tüm insanları birbirine
        
        
          bağlayan, herkese hitap
        
        
          edebilen duymadığı ama
        
        
          hissederek, ruhunu ve hayal
        
        
          gücünü katarak bestelediği,
        
        
          dinleyene yaşattığı müziğiydi.
        
        
          Ruhuyla duyduklarını notalarla
        
        
          diğer insanlara iletiyordu.
        
        
          Duymak için kulaklara ihtiyacı
        
        
          olmadığını ispatlamak
        
        
          istercesine yaşadı, fiziksel
        
        
          ölümün insanın sonsuzluğa
        
        
          ulaşmasını engelleyemediğinin
        
        
          bir kanıtı olarak öldü.
        
        
          and an unparalleled crowd of
        
        
          almost 30,000 people attended
        
        
          his funeral. He was not admired
        
        
          only for his music but also for
        
        
          his thoughts. It is known that he
        
        
          started his 10th symphony before
        
        
          he died, but could not complete
        
        
          it.
        
        
          He set an example to the
        
        
          musicians that came after him
        
        
          with his work and to all humanity
        
        
          by standing tall despite the
        
        
          pain and misfortune he had
        
        
          throughout his life. As he also
        
        
          believed it himself; a man, who
        
        
          knows what to do in life and is
        
        
          devoted to the thing he loves,
        
        
          always has a reason to live. His
        
        
          purpose in life was his music,
        
        
          which he did not hear but
        
        
          composed with his heart and
        
        
          soul, his imagination, his music
        
        
          which spoke to everyone, his
        
        
          music which everyone lived. He
        
        
          passed on what he heard with
        
        
          his soul to the people through
        
        
          notes. He lived to prove you do
        
        
          not need ears to hear and died to
        
        
          prove death does not mean you
        
        
          are not immortal.
        
        
          evrensel sanat
        
        
          universal art