Dergi Bursa Ekim-Kasım 2013 - page 134

132
iletişim kurmaya başladı. Daha
huysuz, asabi ve insanlardan
daha da uzak, besteleriyle iç
içe bir hayat sürüyordu. Tüm
sevgisini ve şefkatini doğaya
veriyor sağırlığı arttıkça
duymadan yaptığı besteler
eşi bulunmaz şaheserlere
dönüşüyordu. Müziğin filozofu
olarak da anılan Beethoven
hastalığı ve yaşadığı acılar
nedeniyle son derece huysuz
görünmesine rağmen sevgi
dolu bir insandı. Eserlerine de
yansıyan aşk acıları çekti ama
hiç evlenmedi. Hayatına giren
birkaç kadın arasında onu en
çok etkileyen ölümsüz aşkı,
“Diabelli Varyasyonları” eserini
adadığı kadının Frankfurtlu bir
tüccarın karısı olan Antonie
Brentano olduğu söylenir.
“Müziğin asıl gücü,
insanı bestecisinin
hayal dünyasına
sürüklemesidir.”
Dünyanın ilk romantiği olarak
da kabul edilen Beethoven,
dahil olduğu klasik ve
romantik dönem akımlarını
harmanlayarak bestelediği
bütün eserleriyle bu iki dönem
arasında bir bağ oluşturdu ve
kısa sürede benimsenmelerini
sağladı. Artık tamamen hayal
dünyasının gücü ile bestelerine
sığınan Beethoven’in gerçek
hayattaki tek varlığı tüm
sevgisini verdiği ve geçimini
üstlenerek evlat edindiği yeğeni
Carl oldu. Onu kendi gibi bir
müzisyen yapmayı hedefliyordu
ancak Carl amcası gibi
düşünmüyor hayatını yaşamak
istiyordu. Beethoven’in hayatı
ise gittikçe zorlaşıyordu ve
1819 yılından itibaren tamamen
içine kapandı. İnsanlar onu
tuhaf ve korkutucu buluyor
ama yine de ona saygı
duyuyorlardı. Kendiyle birlikte
müziği de toplumdan uzaklaştı.
Bestecinin çok yönlülüğü, tutku
ve duygularından oluşan hayal
dünyasının yansıdığı yeteneği
eserlerinde yaşar hale geldi.
İçindeki coşkular, heyecanlar
notalarda hayat buluyor
ruhundaki dalgalanmalar
melodilere dönüşüyordu.
İnsanlarla yalnızca müzik
yoluyla iletişim kuruyordu.
Müziği bir soylu eğlencesi
olmaktan kurtardı. Kendi
dönemine kadar müzikten
daha üstün kabul edilen
edebiyat ve resmi geride
bıraktı. Klasik müziğin tüm
klasikliğini bozarak amacına
ulaştı. Senfonilerinde o zamana
kadar hiç kullanılmayan insan
sesini kullanarak büyük bir
kural daha bozdu. Artık o
müziği için yaşıyor, müziği ise
tüm insanlara onu anlatıyordu.
“Asıl müzik gerçeğin
kendisidir.”
Beethoven, ölmeden
önceki son yıllarının Ed
Harris tarafından başarıyla
canlandırıldığı “Copying
Beethoven”(Beethoven’i
Anlamak) filminde oluşum
süreci anlatılan 9. senfoniyi
Friedrich Schiller’in “Neşeye
Övgü” şiirinden yola çıkarak
hazırladı. 1824 yılında,
bugünkü Avrupa Birliği Marşı
da olan 9. senfoniyi besteledi
ve tüm hastalıklarına rağmen
başarıyla tamamladığı
senfoninin gösteriminden
sonra yatağa düştü. Son
anlarına kadar neşesini korudu
ancak yaptığı müzikleri ve
aldığı alkışları duyamamak
onun için en büyük ve en ağır
işkenceydi. Kendine görev
edindiklerini yapmış olmanın
ve tüm dünyayı ortak bir
melodide birleştirmenin huzuru
ile daha fazla direnmenin bir
anlamı ve gereği olmadığını
düşünerek, 1827 yılında
daha önce hiçbir sanatçının
ölümünde görülmeyen,
yaklaşık 30.000 kişiye varan
oldukça kalabalık bir törenle
hayata veda etti. Sadece
besteleri ile değil düşünceleri
ile de üstünlüğünü kanıtlayan
Beethoven’in ölmeden önce
10.senfonisine de başladığı
ama tamamlayamadığı
biliniyor.
Geride bıraktığı eserleri ile
sadece kendinden sonraki
müzisyenlere değil acı dolu
hayatı ve yaşadığı tüm
talihsizliklere rağmen ayakta
kalarak bütün insanlara örnek
oldu. Kendini de inandırdığı
gibi, hayatta ne yapacağını
bilen ve sevdiği şeye tutkuyla
bağlanan bir insanın yaşamak
için her zaman bir sebebi
vardı. Onun yaşama sebebi
ise tüm insanları birbirine
bağlayan, herkese hitap
edebilen duymadığı ama
hissederek, ruhunu ve hayal
gücünü katarak bestelediği,
dinleyene yaşattığı müziğiydi.
Ruhuyla duyduklarını notalarla
diğer insanlara iletiyordu.
Duymak için kulaklara ihtiyacı
olmadığını ispatlamak
istercesine yaşadı, fiziksel
ölümün insanın sonsuzluğa
ulaşmasını engelleyemediğinin
bir kanıtı olarak öldü.
and an unparalleled crowd of
almost 30,000 people attended
his funeral. He was not admired
only for his music but also for
his thoughts. It is known that he
started his 10th symphony before
he died, but could not complete
it.
He set an example to the
musicians that came after him
with his work and to all humanity
by standing tall despite the
pain and misfortune he had
throughout his life. As he also
believed it himself; a man, who
knows what to do in life and is
devoted to the thing he loves,
always has a reason to live. His
purpose in life was his music,
which he did not hear but
composed with his heart and
soul, his imagination, his music
which spoke to everyone, his
music which everyone lived. He
passed on what he heard with
his soul to the people through
notes. He lived to prove you do
not need ears to hear and died to
prove death does not mean you
are not immortal.
evrensel sanat
universal art
1...,124,125,126,127,128,129,130,131,132,133 135,136,137,138,139,140,141,142,143,144,...156
Powered by FlippingBook