Dergi Bursa Ekim-Kasım 2013 - page 143

141
sonra, meşhur Speaker’s
Corner yani Konuşmacı
Köşesi’nde, demokrasinin
tadını çıkarıp kalabalığa diyelim
ki dünya barışı hakkındaki kısa
konuşmanızı yaptıysanız parkın
kuzeybatı çıkışından Prenses
Diana Hatıra Bahçeleri’nden
geçerek Notting Hill bölgesine
doğru yola koyulmanın vaktidir.
Karşınıza Hugh Grant ya da
Julia Roberts çıkar mı bilemem
ama malum filmin geçtiği,
haftasonları kurulan Porto Bello
Pazarı’nın bulunduğu Notting
Hill’desiniz. Renkli evleri, şirin
dükkanları, kafeler, restoranlar
ve sağlı sollu tezgahlarda
antikalardan hediyelik eşyalara,
meyve sebzeye kadar her
şeyin satıldığı Porto Bello
Pazarı ile Notting Hill’i ihmal
etmeden Londra’da ziyaret
edilecek yerler listesine dahil
etmeli. Seyahatini yaz aylarına
planlayanlar için Rio’dan
sonra dünyanın ikinci büyük
karnavalı sayılan kostümlü
sokak gösterilerine ev sahipliği
yapan Notting Hill Karnavalı’nın
ağustos ayının son haftasında
düzenlendiğini de belirtmeli.
Notting Hill’in de keyfini
çıkardığımıza göre sırada
alışveriş var. Anahtar
kelimeler “Londra, alışveriş
ve turist olmak” olunca
dünyaca meşhur Harrods
mağazasından bahsetmemek
olmaz. Hyde Park’ın güneyinde
Knightsbridge bölgesinde
Brompton Caddesi üzerinde
yer yalan Harrods hiç olmazsa
önünde klasik bir Londra
hatıra fotoğrafı çektirmek
için bile ziyaret edilmeli.
Katarlılara satılmadan önce
sahibi merhum Dodi El
Fayed’in babası Mohammed
El Fayed olan bu ultra lüks
alışveriş merkezi inşa tarihi
1898 olan ve İngiltere’nin ilk
asansörünün de kurulduğu
tarihi bir yapı. Kimlikleri ve
görünümleri gizli tutulan
mağaza dedektifleri ve kendi
itfaiye birimleri de dahil olmak
üzere altı bin personele sahip,
380 küsur departmandan
oluşan ve saatteki cirosu bir
milyon dolara varan Harrods
“züğürdün çenesini yoran”
türden, sıra dışı, biraz abartılı
ve kendine ait ritüelleri olan
bir mekan. Mohammed
El Fayed’in oğlu ve gelin
adayı Diana için yaptırdığı,
resimlerinin önünde içi boş
bir kum saati ve Diana’nın
pırlanta yüzüğünün yer aldığı
hatıra köşesi Londra’nın en
çok ziyaret edilen turistik
noktalarından biri olmuş
durumda.
Harrods’tan alışveriş
yapmak istememenizi
anlayışla karşılıyor ve sizi
Oxford Caddesi’ne davet
ediyorum. Bunun için önce
“Tube” vasıtası ile Central
Line üzerindeki Marble
Arch İstasyonu’na doğru
Greek, Anatolian, Pre-historic
England, and Eastern Culture
artifacts are in display. Though
the reliefs from the Bodrum
Halicarnassus Mausoleum,
king and horse statues, the
biggest part of the Ephesus
Artemis Temple, remains of
Hittites and Urartus, exquisite
İznik ceramics and pieces from
the Ottoman Empire draw our
attention, we are not alone. You
might talk about an England,
with a long standing colonial
history, claiming and protecting
the historical treasures of the
civilizations all over the world.
2 million years of world history
is in display at the 4km long, 94
galaries. Though I believe that
historical treasures should be left
at the land that they belong to,
thinking of the Ani ruins in Kars,
the Sumela Monastery, the Seljuk
tombs or the artifacts rotting in
the storages of the Dolmabahçe
Palace; I think if they had not
claimed them, they would have
been gone forever or severely
damaged and frankly, I opt to
assess the issue as a citizen
of the world… The collection is
so large that you might have to
spare a whole day to give the
museum its worth. Of course, you
can choose to pick a map and
see the parts that interest you
the most. Particularly the Ancient
Egypt galleries are remarkable.
In this part, which could easily
compete with the museums in
Cairo, you find yourself thinking
“which way are the pyramids”?
When you leave the Museum
and walk across the street, you
are at Covent Garden, which
resembles İstiklal Street of maybe
Ortaköy1. This used to be the
grocery market of the city but
in 1980s when the market was
moved elsewhere, this building
turned into gift shops, cafes,
restaurants, and other stores.
This very spot, with numerous
attractions in each corner, might
have the highest number of
tourists per square meter. With
street performers, jugglers,
pantomimes, acrobatics, the
action never ends. The London
Transport Museum behind
the large Apple store on the
square, with an entrance fee of
12 British pounds, is also worth
mentioning. If you find the Covent
Garden to be too touristy, the
restaurants, bars, theaters, and
pubs of the Soho, China Town,
Piccadilly Circus connecting to
the Leicester Square – you are
already familiar with the area –
could be a good alternative to
mingle with the locals.
The next morning, we are a guest
of the Queen. You cannot leave
London without seeing the palace
where the Queen runs the “the
empire on which the sun never
sets”. In 1761, the Royal family
acquired the property, which was
built by the Duke of Buckingham
in 1703, for Queen Charlotte. The
architect John Nash, who literally
built London, enlarged the
mansion into a palace for George
IV from 1820-1830. In 1837, the
palace became Queen Victoria’s
official residence. Today, the
palace is used as official London
residence and the principal work
place of the British Monarchs and
the Queen’s Gallery exhibiting
samples of the Royal collection,
Royal mews with the beautiful
old carriages used for special
occasions, the music room
1...,133,134,135,136,137,138,139,140,141,142 144,145,146,147,148,149,150,151,152,153,...156
Powered by FlippingBook