126
ya da konsolosluk olarak
kullanılıyor. Parkın doğu
ucunda Sevilla’nın bir başka
anıt yapısı bizi bekliyor: iki
yüz metre çapında, yarım
çember şeklindeki görkemli
mimarisi ile Plaza De España
(İspanya Meydanı). 1914 yılında
yapımına başlanan 1928
yılında yapımı tamamlanan
ve fuardaki İspanya Pavyonu
olan bu şaheser İspanyolların
gurur duyduğu yapılardan biri.
Günümüzde Sevilla Üniversitesi
ve Endülüs Özerk Bölge
Yönetimi hizmet binaları olarak
kullanılıyor. Meşhur İspanyol
yelpazesini andıran meydanda
tüm İspanya kentlerinin göz
alıcı seramik fayanslarla
resmedildiği locacıklar var.
Hediyelik eşya satın almak için
İspanyol Meydanı iyi bir seçim
olabilir. Desenleriyle göz alan
şallar ve İspanyolların küçük
boyutlu ve ahşaptan yapılan
yerel çalgıları kastanyetler ve
yelpazeler turistlerin favorisi.
Sizin de olabilir. Sinema
tutkunlarına küçük bir dipnot:
Arabistanlı Lawrence ve Star
Wars filmlerinin bazı sahneleri
burada çekilmiş.
Parktan çıkıp Santa Cruz’a
doğru yürüdüğünüzde hemen
solunuzda göreceğiniz bina
Carmen Operası’nda da bahsi
geçen Tütün Fabrikası. Barok
ve Rokoko üsluplarındaki
bu harika bina artık Sevilla
Üniversitesi. Çekinmeyin içeri
girin. Kızlı erkekli öğrencilerin
arasına karışın. Kantinden çift
kaşarlı tost alın ve avlulardan
avlu beğenin. Yanı başınızdaki
Japon turistleri görmezden
gelmeyi başarırsanız
üniversitenin öğrencisi gibi
hissetmeniz ve açıklanan not
listelerinde adınızı aramanız an
meselesi.
Herkesin her daim bakımlı
olduğu ve insanların şık şıkıdım
dolandığı bu şehirde insanlar
o kadar içten ve sıcak ki sizi
tanısınlar ya da tanımasınlar
mutlaka selam verip yardımcı
olmaya çalışacaklar. Bir
“hola”nız yeter, çekinmeyin
kaynaşın. Mümkünse Sangria
içmeden, Paella yemeden,
Tapas barların en lokalini
bulup cesur patatesleri (Bkz.
Patatas Bravas) hüpletmeden,
ateşli bir Carmen veya yakışıklı
bir matador keşfetmeden
dönmeyin. Berberleri
meşhurdur (Bkz. The Barber
of Seville). Yolunuz düşmeye
yakınken saçınızı, varsa
sakalınızı uzamaya bırakın.
Sevilla’ya vardığınızda berberin
koltuğuna iyice gömülün.
Yanlardan aldırmayın,
kulakları açtırmayın, üstlere
dokundurmayın. Sadece
o berber koltuğuna oturup
sokaktan gecen atların
ritmiyle bir Bulerias’ın
beyninizde karıncalanmasını
duyumsayın. Berber kovana
kadar da kalkmayın.
Berberlerin birbirlerine “bre
berber beraber dövelim bu
hergeleyi” demelerine de
kulak asmayın. Dünyanın en iyi
kalpli berberleri iki çift dudağın
ancak geçebileceği Sevilla
sokaklarında dükkan açarlar,
keyfinize bakın.
uzaktaki yakın
so far so close