121
sokaklarıyla sizi alıp başka bir
aleme götürecek Sevilla. İki
kişinin yan yana zor yürüdüğü
bu daracık sokaklarda
tezgah açan satıcılardan
eşe dosta hediyelik eşyalar
alacağız. Bir de her çeşmede
beyaz güvercinler eşliğinde
su içeceğiz. Sadece suya
değil huzura da doyacağız.
Sonra yakınlardaki arenadan
yükselen sesler bozacak
sessizliği. Boğa güreşinin
mabedinde bir yandan boğaya
üzülecek bir yandan kültürün
zenginliğine hayran kalacak,
karışan aklımızı ve vicdanımızı
turist olmanın masumiyetiyle
temize çekeceğiz.
Santa Cruz’dan nehire doğru
yürüdüğünüzde yolunuzun
düşeceği La Avenida de
la Constitución üzerinde
göreceğiniz görkemli yapı
“Catedral de Santa Maria de
la Sede de Sevilla”. Biz kısaca
Katedral diyebiliriz. Endülüs’ten
kalma Merkez Cami’nin üzerine
inşa edilen, ismi gibi kendisi
de devasa olan katedral Gotik
mimari olarak dünyanın en
büyük, kilise yapısı olarak ise
dünyanın üçüncü büyük yapısı.
Sevilla Katedrali yapılıncaya
dek Ayasofya dünyadaki en
büyük katedralmiş ve bin yıldan
fazla bir süre bu ünvanını
korumuş. Kristof Kolomb’un
mezarının da bulunduğu iddia
edilen katedralin yanında
Giralda Kulesi yükseliyor.
Giralda Kulesi şimdi yerinde
yeller esen eski Emevi Cami’nin
minaresi. Dikdörtgen planlı
minare Magrip motifleriyle
süslü sarı tuğlalar ve taş
plaklarla kaplı. Camiden geriye
kalan minareye, yani Sevilla’nın
sembolü olan La Giralda çan
kulesine 35 kat rampadaki
375 basamakla çıkmayı göze
alanlar 95 metreden Sevilla’yı
kuş bakışı seyredebilirler.
Fernando the 3rd has threatened
to “cut one head for each stone
taken out of the city,” thereby La
Giralda has stayed where it is.
The Lonca House (Casa Lonja)
built in 1599 next to the cathedral,
contains the Western Indian
Islands General Archive. This
archive has a vast collection of
books, plans, and hand writings
along with millions of documents
regarding the history of the
Spanish colonial empire in the
New World.
It can be the third largest
cathedral in the world, but as
I said, it is not one of the most
beautiful cathedrals in the world.
But you should definitely visit
the Alcázar Palace right behind
it, which is the most beautiful
structure from the Maghrib
period. With its concentric
courtyards, wide gardens, and
saloons that are still used by
the Spanish dynasty members,
the construction is gorgeous.
But still, it is not as grandiose
as Elhamra (see.Granada). The
castle palace that was started
to be built in the beginning of
the 10th century by Andalusia
Emevis has been enlarged by
sultans and kings afterwards,
thereby turning into a huge
complex. Hence, it also carries
the properties of both the
Maghrib and Gothic styles.
The citation from Virgilio at the
entrance is interesting: “Be
prepared for everything!”. The
Golden Tower (Torre del Oro) with
10 corners made of bricks that
was once part of the outer walls
has remained at the banks of
the river after the walls encircling
the palace were demolished and
it now hosts visitors as another
symbolic structure of the city
right beside S. Telmo Bridge.
To get to Torre del Oro, turn left
from Constitución Boulevard right
behind the cathedral and head
towards the Guadalquivir River.
You will see the magnificent
Alfonso XIII Hotel built for the
king but later opened to public
for tourism. When you reach
the banks, continue rightwards
where the Golden Tower that was
built to protect the harbor, which