108
uzaktaki yakın
so far so close
Viyana’nın biraz dışındaki
bölge geleneksel Viyana’yı
keşfetmek isteyenler için ideal.
Şarap evlerinde çoğunlukla
kendi bağlarının üretimi
olan şarapları tadabilir, yerel
müzisyenlerin canlı müzikleri
eşliğinde yemek yiyebilirsiniz.
Deneyimlemek isteyenler
Grinzing ve Rudolfshof’u
seyahat programlarına
dahil etsinler. Özellikle yaz
mevsiminde bahçeler hafta
sonu akşamlarında kalabalık
oluyor.
Önümüz yaz ve sizi bir kara
şehrine davet ediyorum.
Ama bol bol yüzüp
güneşlenebileceğiniz bir
şehre. Viyana içinden Tuna
Nehri’nin geçtiği bir şehir ve
nehirden ayrılan bir de kanal
inşa edilmiş durumda. Bir
Orta Avrupa şehri olmasına
rağmen Viyanalıların örneğin
deniz kenarında bulunan
İzmir ya da İstanbul’daki
insanlardan daha fazla
yüzüp güneşlenebildiklerini
söylemek mümkün. Şöyle
ki kanal kıyısındaki çok
sayıdaki plaj dışında şehrin
içine dağılmış onlarca havuz
tesisi mevcut. Bunlara makul
ücretler karşılığında girilerek
bütün bir günü havuz başında
geçirmeniz mümkün. Tesis
kalitesinin de üst düzeyde
olduğunun altını çizmeli.
Eski şehrin kuzeyinde yer alan
kanal ve nehir boyunca uzun
yürüyüşler yapabilirsiniz. Bu
bölgede devasa bir orman
şeklinde korunmuş büyük bir
şehir parkı mevcut: Prater.
Bu parkta ise yine çok eski
bir meşhur lunapark ile
şehrin sembollerinden olan
Wiener Riesenrad isimli
tarihi dönme dolap var. 1896
yılında İmparator I. Franz
Jozeph’in tahta çıkışının 50.
yılı dolayısıyla İngiliz mimar
Basset’e otuz adet vagonlu
olacak şekilde yaptırılmış,
2. Dünya Savaşı’nda hemen
hemen tamamı yanmış. 1947
yılında 15 vagonlu olarak
tekrar hizmete açılmış. Yüksek
bir tepede kurulu bu tarihi
dönme dolabın büyük vagonlar
şeklindeki kabinlerinde ağır
ağır dönerek şehrin panoramik
manzarasını izleme şansını
kaçırmayın. Riesenrad’ın
bulunduğu lunapark da ilgi
çekici. Özellikle çocuklar için
baştan çıkarıcı olduğunu
söylemeye gerek yok belki ama
yaz-kış ziyaret edilebilecek
olan bira bahçeleri ile
yetişkinleri de cezbediyor.
Aynı zamanda bir kasap
olan Karl Kolarik tarafından
1920 yılında kurulan ve aile
tarafından işletilmeye devam
eden Schweizerhaus isimli
devasa bira cumhuriyetinde
kışın en soğuk günlerinde bile
açık havadaki ısıtma sistemi
sayesinde tadına doyulmaz
sosisler eşliğinde biranızı
yudumlayabilirsiniz. Futbol
meraklılarının ismini hemen
hatırlayacakları Avusturya milli
takımının maçlarını oynadığı
Ernst Happel Stadyumu da
Prater’deki büyük park içinde
yer alıyor.
Prater’deki eğlence ve yeme-
içme işini sonlandırdıysanız
yavaş yavaş kanal kıyısına
yürümenin vaktidir. Kanala
inerken içinden geçeceğiniz
ormanın sıklığına, güzelliğine
ve bu ormanın Avrupa’nın en
büyük metropollerinden birinin
orta yerinde olduğuna şaşarak
temiz havanın tadını çıkarın.
Lunaparkın yaklaşık olarak
tam karşısında kanalın diğer
kıyısında yer alan sıradaki
hedefimiz Hundertwasser
Evi. Viyanalılar, Barcelona’nın
Gaudi’si varsa bizim de
Hundertwasser’imiz var
diyor. Çılgın sanatçı çirkin
binaları güzelleştirmesi ile
ün kazanmış. 2001 yılında
öldüğünde 70 yaşında
olan Hundertwasser’in
sanat anlayışı orijinal, sıra
dışı ve ele avuca sığmaz