114
keyfi yerinde
M. Melih Karaer
GÜNEŞLE KAVUŞMASI bir aşktır
asmanın. Meyvelerini bu aşk
olgunlaştırır. Onlara tadını verir. Bu
aşkın tadı, bizler aşkımızı kadehlerde
paylaşırken, şaraplarımıza yansır.
Asmanın meyvesi üzüm salkımı, dalında
güneşle olgunlaşır ve şekerlenir. Bu
şeker, üzüm sıkılıp şaraba doğru
yolculuğu başladığında, alkole ve
dillerdeki tada dönüşür. Ne kadar çok
güneş, o kadar çok alkol ve tatlılık
demektir...
Anadolu, üzümün bu aşkı doyasıya
yaşayabildiği nadir yerlerden. Tarihte
de günümüzde de üzüm yetiştiriciliğinin
altında yatan önemli nedenlerden
birisi bu işte. Topraklarımız çok
uygun. Kireç, mineraller, her şey var.
Diğer doğal koşullar; ihtiyaç duyulan
kadar su, gece gündüz ısı farkının
mükemmelliği... Geriye sadece güneşli
gün sayısı kalıyor. İşte bu can alıcı
gereklilik de tamam. Deymeyin gitsin
asmanın, üzümün keyfine. Dünyanın
en önemli 5 üzüm üreticisinden birisi
olan ülkemiz, sadece tatlı sofralık
üzüm yetiştirip onları çok ucuz fiyatlara
kurutulmuş olarak satmaktansa, katma
değeri çok daha yüksek “şarap” olarak
ihraç etmek için herşeye sahip...
Oysa, güneş eksikliği nedeniyle pek
çok ülkede şarap üreticileri, tabiatın
o ülkelere bahşetmediği eksikliği
gidermek üzere neler neler yapıyorlar...
Şaraplarına dışardan alkol, şeker
ekleyip, doğal olmayan yöntemlerle
şaraplar üretiyorlar. Biraz daha güneş
görebilsinler diye üzümleri geç hasat
ediyorlar hatta kararıncaya ya da
donuncaya kadar bekletiyorlar. Bu
şekilde kesip işliyorlar. Üstelik bu
Üzümde güneşin yansımaları
Tabiatın en savaşçı, en hırçın bitkilerinin başında gelir asma... Hayatı uğruna önüne gelen engelleri
savaşarak aşan ve yaşamını sürdüren asma, suya ihtiyacı sayesinde köklerini toprağın 9-10 metre
derinlere kadar gönderir. Ve ona hayat bahşeden güneş, ihtiyaç duyduğu toprak ve su kadar elzemdir
onun için. Öyle ya, fotosentez yapacak ve en güzel meyvelerini verecektir daha...