Dergi Bursa Ağustos-Eylül 2011 - page 62

60
film şeridi
hayatının sonuna kadar yaşayacağı
İsviçre'ye yerleşti. ABD'ye ancak 1972
yılında Oscar Özel Ödülü'nü almak
için geri döndü. Takip eden sene City
Lights isimli filmiyle bir kez daha Oscar
kazandı. Hayatı boyunca unutulmaz
pek çok başarısı oldu. 86 yaşında
ise İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth
tarafından şövalye unvanına layık
görüldü...
Yaşadığı dönemde komediyi sirklerin
ve müzikhollerin tekelinden kurtarıp,
estetik bir film niteliğine çıkartmıştı.
Yaptığı her film çok konuşuldu. Tarihte
‘Hitlerle dalga geçen adam’ olarak
bilindi. The Great Dictator filmindeki
Hitler tiplemesi çoğu insan tarafından
gerçek Hitler olarak algılandı.
Hem oyunculuğu hem de kollarını
sıvadığı anlatım dolu yönetmenliği
olağanüstüydü. Onu pek sevmeyen
ABD basını bile hakkında, "Dünyada
Peygamber İsa'dan daha çok tanınan
insan" diye bahsediyordu.
Şarlo’yu aramızdan biriymişçesine
sevmemizin pek çok nedeni vardı. O bir
"Türk" dostuydu. Özellikle Türkiye’de
yayınlanacak bir radyo programında
anlattıkları ilginçti ve Türkiye’de etki
gösterecekti. 1943 yılında Amerika'nın
Sesi radyosundan Türk halkına mesaj
yolladı Chaplin… Chaplin'in sözlerini
aktaran Ahmet Emin Yalman’ın gazetesi
Vatan, 2 ay süreyle kapatıldı. Chaplin'in
o günlerde çevirdiği Great Dictator
filminde Hitler ile alay etmesi, bizim
o günlerde izlemekte olduğumuz dış
politikaya pek uymadığı için Yalman'ın
başına bu iş gelmişti. Chaplin'in söz
konusu mesajının son bölümü ise
şöyleydi: "Hayatımda işittiğim en
hoş hikâye, Nasrettin Hoca’nın 'Eşek
Hikâyesi'dir. Hikâye şudur: “Bir gün
Hoca evinde oturup kahvesini içerken,
komşusu gelir. Odun kesmek için
ormana gideceğini söyler. Eşeğini
birkaç saat için kendisine vermesini
ister. Hoca'nın yanıtı şöyledir: “Eşeğim
yok, çocuk onunla çarşıya gitti.”
(O anda eşek anırmağa başlar.)
Komşusu, “Hey Hoca, sen sakalından
da mı utanmıyorsun? Ne diye yalan
söylüyorsun? Eşek burada işte”
deyince Hoca kızar. “Bana bak, sen
bana mı inanacaksın, eşeğe mi?”
Nasrettin Hoca’yı bilecek kadar işini
iyi yapıyordu, eşeğe takılacak kadar
komikti, bize göndereceği mesajı da
yine bizden bir hikâyeyle seçecek
kadar da bizlere yakındı ve haksız
değildi Nasrettin Hoca nezdinde
Şarlo… İnsanlara mı inanacağız,
eşeklere mi?
Ertem Eğilmez’in Kemal Sunal
filmlerinin bazıları Chaplin filmlerine,
senaryo ve içerik olarak benziyordu.
Hatta Şaban isminin Şarlo’dan geldiği
bile söylenir. Şaban’ın tokat atması
ile Şarlo’nun tokat atması yine aynı
şekildedir. En benzer filmler ise The
Kid ve City Lights filmleridir. Chaplin
ve bizim sinemamızdaki türevi Şaban
filmleri, sinemanın iletişim gücünü
fark etmiş ve dünyayı zorbalardan,
savaşlardan sinemanın gücüyle
yenebileceğine inanmıştı bir bakıma...
Ertem Eğilmez ve Kemal Sunal
da böylesine derin bir düşünceyi
paylaştıkları için özeldi... Şarlo ise
tıpkı Şaban filmleri kadar bizdendi.
Esprilerindeki yaratıcılık, vücut
hareketlerindeki anlatımlar izleyen
herkes için komikti. Siyah beyaz
anlatımların içerisindeki renk onu
ölümsüz kılıyordu. Yaratıcılık dolu her
karesi akıllara kazındı.
Yaşamı dramdı, kendisi her şeyin
farkında olan mecaz dolu bir komik!
1...,52,53,54,55,56,57,58,59,60,61 63,64,65,66,67,68,69,70,71,72,...124
Powered by FlippingBook