70
gezi-yorum
duyunca eğilir. Defne ağaçlarıyla örtülü
Harbiye’den akan şelaleler Daphne’nin
gözyaşları sayılır. Tüm Apollon
heykellerinin başında gördüğümüz
defne yapraklarından yapılmış tacın
sebebi de budur. Farklı inanç ve
kültürlerin bu bereketli topraklarda
bir arada barış içinde yaşamalarının
sembolüdür defne.
Antakya’ya veda için en uygun yer
10km uzaklıktaki Daphne'nin yurdu
Harbiye, nam-ı diğer Defne. Helenistik
ve Roma dönemlerinde çağlayanlarıyla
tanınan ve dünyaca ünlü bir sayfiye
yeri olarak kullanılan Defne, o dönemde
zengin halk kesimi tarafından yapılan
çok sayıda köşk, tapınak ve eğlence
yerleriyle dillere destan bir mekanmış.
İmparator Gallus döneminde Harbiye
eski ihtişamını kaybetmeye başlamış,
Arap istilasından sonra da bir daha
parlak dönemlerine dönememiş.
Günümüzde ise her biri neredeyse 300-
500 kişilik restoranları ile bölgenin en
önemli eğlence ve gastronomi merkezi.
Harbiye sizi birbirine karışan et, balık,
mangal kokuları, müzik ve su sesleriyle
karşılayacak. Gürül gürül akan suyun
muhtelif yerlerine gazinolar, restoranlar
yapılmış durumda ve bazılarında
masaların ayakları suyun içinde. Bu
cümbüşe anason kokusu ve Antakya
Mutfağı’nın eşlik ettiğini söylememe
gerek yok sanırım. Mesire yerlerinin
hemen üst tarafında, tüm şehri ve
bölgeyi tepeden görebileceğiniz bir
seyir alanı ile farklı hediyelik eşya
alternatifleri arayanlar için el dokuması
ve ipek işçiliği ürünleri satan dükkânlar
da hizmetinizde.
Dönüş yolunda tadı damağınızda
kalan ve bitmesini hiç istemeyeceğiniz
lezzetlerin verdiği mutluluk ve
zihninizde avlusunda limon ağacı
olan bir taş evde yaşama fikri olacak.
İnsanlığın medeniyetle tanıştığı,
inançların tanrı aşkıyla birleştiği,
sokaklarında farklı kültürlerin
melodilerinin yankılandığı, kaldırım
taşlarından semaya insanlığın huzura
olan sessiz özleminin yükseldiği bu
inanılması güç masal şehrini tanımış
olmanın ayrıcalığı yanınıza kar kalacak
ve “İyi ki varsın Entekye” diyeceksiniz.