70
fotoğrafın altı
Hünkârımız görse kafanı vurdurtur,
korkmuyor musun?” diye sormaktan
da geri kalmamış. Sandalcı da haliyle,
“Yahu Hünkâr nereden görecek bizi
denizin ortasında,” demiş.
Aradan biraz zaman geçmiş. Sandalcı
bu kez de, teknenin tahtalarından
birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış
ve nargilesine atarak körüklemeye
başlamış. Gönlü zengin adam, hemen
müşterisine de ikram etmiş. Sultan
yine kabul etmiş ama yasağı gene
hatırlatmış. Sandalcı aynı şekilde, “Kim
görecek ki bizi denizin ortasında,”
demiş. Biraz daha vakit geçmiş.
Bizim sandalcı cebinden fal taşlarını
çıkarmış. Hünkâr’a, “Ver 5 akçe de
falına bakayım,” demiş. Fal IV. Murat’ın
en kızdığı şeymiş ama “Hadi biraz
daha sabredeyim” diye düşünüp,
“Bak bari” demiş. Fal taşlarını elinde
çalkalayıp atan sandalcı, “Efendi,
sorunu sor bakalım” demiş. Padişah,
“Hünkâr şu anda nerededir?” diye
sormuş. Sandalcı taşlara bakıp “Hünkâr
şu an denizdedir,” demiş. IV. Murat
güya endişelenmiş havalarına girip,
“Sakın yakınımızda bir yerde olmasın,”
diye sormuş sandalcıya ve tekrar
iyice bakmasını söylemiş. Sandalcı
taşlara tekrar bakmış ve birden, IV.
Murat’ın ayaklarına kapanıp, “Affet beni
Hünkârım” diye yalvarmaya başlamış.
Kıyıya dönene kadar yalvarmaya devam
etmiş. Padişah dayanamayıp, “Sana
bir soru soracağım. Eğer bilirsen
seni affederim. Bilemezsen boynunu
anında vurduracağım,” demiş. Sandalcı
sevinçle, “Padişahım çok yaşa,”
demiş ve merakla soruyu beklemeye
başlamış.
IV. Murat, sandalcıya, “Dönüşte
İstanbul’a hangi kapıdan gireceğim?”
diye sormuş. Tabi sandalcı hemen
itiraz etmiş, “Hünkârım, şimdi ben
hangi kapıyı söylesem, siz başka
kapıdan girersiniz. Affınıza sığınarak,
gireceğiniz kapıyı bir kâğıda yazsam ve
size versem; kapıdan geçtikten sonra
okusanız olur mu?” demiş. Hünkâr
başını “Olur” anlamında sallayınca,
sandalcı tahminini yazıp kâğıdı
vermiş. Padişah kâğıdı alır almaz,
daha bakmadan, yanındaki fedaisine,
“Hemen boynunu vur şu kâfirin”
emrini vermiş. Sonra da, “Surlara
yeni bir kapı açıla! İstanbul’a oradan
gireceğim” demiş çevresindekilere.
Kapı 5-10 dakikada açılmış, padişah
ve erkânı şehre girmiş. IV. Murat bir
ara, sandalcının kâğıda hangi kapıyı
yazdığını merak etmiş. Kendinden
çok eminmiş, laf olsun diye cebindeki
kâğıda bakmış. Ama okuyunca
hayretler içinde kalmış. Sandalcı
kâğıda şunları yazmışmış:
“Hünkârım,
yeni kapınız vatana millete hayırlı
uğurlu olsun.”
O gün bugündür de işte o kapı,
“Yenikapı” olarak anılıyormuş.
Beşinci durağımız, ismini II. Bayezid
sadrazamlarından olan Koca Mustafa
Paşa’dan alıyor. Lakabı “Koca” olan
Mustafa Paşa bölgede bulunan 8.
yüzyıldan kalma “Andrei-Krisei”
kilisesini camiye çevirince semt
sadrazamın adıyla anılmıştır.
Son durağımız olan Yedikule’nin
surlar üzerindeki dört kulesi Bizans
döneminde yapılmış. Bunlara bitişik
olarak duran üç kuleyi ise Fatih
yaptırmış. Daha sonra Osmanlılar,
genellikle üst düzey diplomatların
hapsedildiği bir zindan olarak
kullanmışlar Yedikule’yi. Osmanlı
padişahlarından II. Osman (Genç
Osman) ilk çıktığı seferde Yeniçeri
ocaklarının artık devrinin geçtiğini
idrak etmiş. Genç Osman, ıslahat
hareketlerini genişleterek sürdürmeye
çalışırken saray entrikaları sonucu
hayatının baharında Yedikule denilen
bölgede katledildi.
1...,62,63,64,65,66,67,68,69,70,71 73,74,75,76,77,78,79,80,81,82,...140