90
Öze dönüş
Return to the core
“Özü bulmak için köz olmayı göze alabilmektir hayat.”
“Life is risking to burn in order to find the core.”
Dilek Şen
Ateşin ne olduğundan habersiz
dört arkadaşın deneyimiyle
özetlenir en güzel bu söz.
Uzakta yanmakta olan ateşin
kıvılcımları, sarı, kırmızı
ışıkları ile dikkatleri çekilen
ateşten bihaber bu güzel
insanlardan biri heyecanla
atılır; “karşımızdaki çok
güzel bir şey” diyerek ateşe
yaklaşır, ışığı gözlerini alır. Geri
döndüğünde gururla ben artık
biliyorum, “o aydınlatandır”
der. İkincisi aynı heyecanla
ışığı görmeye gider biraz daha
yaklaşır ve geri dönerken
“o ısıtandır” der. Üçüncü
arkadaşları hem aydınlatan
hem ısıtan bu belirsizliği daha
da merak ederek biraz daha
yaklaşmayı dener. Teninde
bir acı ve yanma hissiyle
geri döner “o yakıcı” olandır
der. Geriye en sakin olanları
kalmıştır, arkadaşlarının
yargılarını kendince
yorumlamış, aydınlatan,
ısıtan ve hatta yakan bu ışık
cümbüşünün bambaşka bir
yanı olduğuna inanmıştır. Sıra
bende diyerek ateşe yaklaşır;
yüzü önce aydınlanır, sonra
ısınır ve yavaş yavaş yanmaya
başlar, yandıkça ateşin içine
giren bu güzel insan köz olur,
ateşin özünü keşfetmek için.
Geri dönmediğinden kimse
bilmez ateşin özünü ancak
bu öyküden rivayetle öğrenilir
ki, hayat denilen 3 günlük
dünyada köz olmanın korkusu
ile kaçırdığımız nice özler vardır
bihaber yaşadığımız.
Gündelik hayatlarımız içinde
teğet geçtiğimiz güzellikler,
bakıp, görmediğimiz
gerçeklikler ve farkına
varamadığımız nice detaylar
var ki özümüzü bulma
çabasına düştüğümüz vakit
karşımıza çıkarlar. Nefes almak
değildir hayat, nefesimizi
kesen zamanların toplamından
oluşur der bir bilge; eğer
gerçeği buysa yaşam denilen
zaman diliminin nefes kesen
daha nice “an” yakalamak
gerekir ki yaşamış olmayı
yaşlanmış olmaktan bağımsız
sürebilmemiz için.
Nice ateşler görüyoruz her
an hayat içerisinde; kimimiz
ışığını, kimimiz sıcağını bilecek
kadar yaklaşıp geri dönüyoruz
başladığımız noktaya. Ne
zaman ki bütünleşebilecek
kadar içine girebilmeyi
göze alır, özümüzü onunla
buluşturmak istersek; işte
o vakit gerçeğin keşfi ile bir
olmayı öğreneceğiz. Henüz
kendimizi tanımazken başka
bir öze karışmak elbette
mümkün değil, bu sebeple
asıl kişinin kendini keşfi ile
başlar yolculuklar. Ne kadar
tanırsa kendini ve keşfederse
güzelliklerini; yaşamında onca
değer artar varlığına sebep ve
yaşamına anlam olan...
Modernizmin dayatmalarına
inat kendini bilir ve kendi gibi
kalabilirse zaman onun için
akıp giden bir kayıp değil,
çağlayan bir güzellik olur.
Özünü buldukça yaşamı
anlam kazanan insan, kendi
içinde varlığını keşfettiği
her an, dünyaya güzellikler
katacağı için; sadece kendine
değil, varlığıyla evrene anlam
katacaktır. Bunun için belki de
değişim kişinin özünde ve tüm
gerçeklik sadece bir bireyin
değişmesiyle başlayacaktır.
Yeter ki özünü bulmak uğruna
köz olmayı göze alabilecek
kadar kendine inansın bu can.
This sentence can best be
summarized by the experience
of four friends who are unaware
of what fire is. These beautiful
people notice the sparks of
the fire burning in the distance
along with its yellow and red
lights when one of them shout
excitedly; “there is something
very beautiful” and approaches
the fire thus blinded by its
light. When he gets back he
proudly says, now I know, “it is
what enlightens,” he says. The
second goes off to see the light
with the same excitement and
approaches more after which
he returns to say that, “it is what
heats”. Their third friend is now
more curious about this heat and
light source and tries to approach
even closer. He feels a burn and
pain on his skin and gets back
to say, “it is what burns”. The
calmest of the four remains, his
friends have made comments
based on their experiences but
he has always believed that
this heating, lighting and even
burning thing has one other side
to it. It’s my turn he says and
approaches the fire; first his face
is lit up, then he gets warmer and
soon he starts burning in the fire,
to discover its essence. Since
he hasn’t returned no one knows
the core of fire but it is rumored
as a result of this story that we
would have encountered many
essences in this short life if it
were not for our fear of burning.
There are many beauties and
realities that we are unaware of
which we face when we strive to
find our own essence. Life is not
just breathing, says a wise man,
it is the sum of all the moments
that take our breaths away; if
this is indeed the case then we
should try to catch many more
“moments” that take our breath
away so that we can continue to
live without of aging.
We see many fires in life all the
time; some of us approach them
to feel its light, some feel its
hotness but we return back to
where we started from. It is only
when we take the risk of entering
the fire that we will learn how to
be one with the finding of the
truth. Of course it is not possible
to mix with a completely different
essence when we don’t even
know ourselves yet; hence all
journeys start when one finds
him/herself. The beauties he
discovers will contribute to his life
existence and life…
If one can stay as he/she
is despite the assertions of
modernism, time is not lost
for him/her but it becomes a
cascading beauty. The person
who finds his/her essence will
continue to add meaning and
beauty to life. Hence, maybe
change will start in one’s own
essence and the reality will
change with the changing of that
one individual. As longr as one
takes the risk of burning to find
the essence hidden within.
köşe
corner