Dergi Bursa Ekim/Kasım 2014 - page 122

120
uzaktaki yakın
so far so close
yavaş test etmeye başlamak
için doğru yerdesiniz.
Abartmamak koşuluyla; çünkü
daha tadılacak çok bira, ziyaret
edilecek çok biergarten var.
Viktualienmarkt’ın hemen
doğusunda yer alan Heiliggest
Kilisesi de iç mekanda
kullanılan yeşillik ve pastel
tonlardaki tavan süslemeleri
ile farklı ve ilgi çekici bir yapı.
Biraz ilerisinde ise Münih’in
“to do list”inin en tepesinde
yer alan aktivitemiz var:
Hofbrauhaus ziyareti. Hediyelik
eşya en çok meşhur biraevi
Hofbrauhaus (HB) yolundaki
Orlandostrasse ve çevresinde.
Ne alınır derseniz her şehirden
alınan buzdolabı magneti gibi
standart hediyeliklere Münih’te
özel bira bardakları, ünlü
bira evlerinin hatıra ürünleri,
Bavyera şapkası, Oktoberfest
kostümleri, özel ambalajlı
biralar ve tatlı Bavyera hardalı
eklenebilir. Bira evlerinde
bolca tadabileceğiniz bu
çok tatlı hardalı eve de
taşımak isterseniz raflarda
rastlayacağınız Develey 1845
doğumlu bir Münih markası.
Biradan bahsetmiş
miydim?
Dünyanın en tanınmış
festivallerinden biri olan
Oktoberfest’in Münih’te
yapılıyor olması tesadüf
değil. Münih turizminin büyük
ağırlığını oluşturan bira,
Almanya’nın her bölgesinde
kendine özgü mayalama
geleneğine sahip ancak
Bavyera en başta gelen
bira üretim merkezi. Biranın
da başkenti olan Münih
eski râhip geleneklerinden
gelen Weissbier "beyaz
bira" üreticilerine ev
sahipliği yapıyor. Schneider,
Fransizkaner, HB gibi ünlü
üreticilerin birahaneleri burada.
Pfisterstrasse’ye açılan küçük
meydan, çeşitli kafeleri ve
birahaneleri barındırıyor ki
tartışmasız en ünlüsü ve tarihi
açıdan en önemlisi 1589 yılında
Bavyera Dükü V. Wilhelm
tarafından kurulmuş olan
Hofbräuhaus. Mekanda 1300
kişi aynı anda bira içebiliyor.
Bu son derece turistik, aynı
zamanda yerel halkın da
ilgisine mazhar olmuş olan
mekan, birahaneden ziyade
müzikli bir sohbet evi gibi.
Ortada bir sahne üzerinde,
kahverengi veya yeşil keçeden
yapılmış askılı şortları ile,
yerel Bavyera kıyafeti giymiş
orkestranın icra ettiği Bavyera
müzikleri eşliğinde, geniş
ahşap masa ve sıralarda
insanlar devasa kadehlerde
çeşit çeşit bira içiyor ve
bağırarak sohbet ediyorlar.
Yani sürekli çok uluslu bir parti
atmosferi var. Unutmadan:
Biranın yanında mutlaka
“bretzel” denilen tuzlu çörekler
yeniyor. Mekanın gediklisi
kıdemli bira içicilerinin süslü
ve de çok kıymetli seramik bira
kadehlerini saklayabildikleri
dolaplarının olması da bir
kıdem nişanesi olarak ilginç
bir detay. Mekanın ilginç bir
de misafiri olmuş kariyerinin ilk
zamanlarında. Hitler alt ve orta
sınıftan insanlara ulaşmaya
çalışırken yaptığı konuşmaların
birçoğunu burada yapmış ve
ilkinde yüz kişinin üzerinde bir
katılım sağlamış. Biraz daha
sakin bir ortam isteyenler için
daha küçük, ama yine Münih’in
en eski birahanelerinden
olan Augistiner am Platzl adlı
birahane ve pembe binasının
yanındaki, Schuhbeck adlı
çikolatacı da, detaylı olarak
incelenmeyi hak ediyor.
Saraylara layık
Promili biraz yükseltip
dinlendiysek tarihi şehir turuna
devam etmek için enerjimiz
var demektir. Tabanvaya
devam. Şık bir cadde olan
ve lüks markaların ve zincir
mağazaların bir kısmının
bulunduğu Theatiner Caddesi,
Feldherrnhalle’ ye çıkıyor. Eski
Gotik kent kapısı Schwabinger
Tor’un yerine yapılan bu
while, it means we are ready to
continue our city tour. Carry on
walking. The Theatiner Street
where one can find luxury brands
and chain stores leads one to
Feldherrnhalle. This structure
built in place of the old gothic
town gate Schwabinger Tor has
been designed as a monument in
memory of the Bavarian heroes
with lions located at both sides.
Right beside it is the “Residenz
Munchen” where the Bavarian
royalty and administrators lived
for 400 years and it is now a
museum. The entrance fee,
including the treasury section,
is 12 euros and the fee for only
the Residenz is 7 euro. The
details and richness of the life of
the royals of the period really is
striking. The 66 meter hall named
as Antiquarium where the ancient
bust collection of Bavarian Duke
Albrecht the 5th is on display
is worth seeing with its ceiling
decorated in paintings dating
back to the Renaissance. I can
easily say that it is perhaps the
most exciting interior location
in Munich with its many details,
perfect lateral light and deep
perspective. And of course one
should give credit to the Rococo
style Cuvilliés-Theater as well
which is home to the royal opera
and of course palace Residenz
Munchen somewhere close to the
top of the list.
Café Rottenhöfer right across
the Residenz has been built in
1825 and awaits you for a short
break. It is the correct address
to taste the traditional German
cakes. They have quite old and
very tasty recipes. Those who are
looking for a newer café can try
the Café Luitpold dating back to
1888. They are famous for their
chocolate and the Luitpold torte
with white wine cream which gets
its name from a prince.
Englischer Garten. The
name is okay, but what is
English about it?
Those who wish to shake off the
slackness caused by desserts
made for the royal family can
take a nice walk at the Hofgarten
Park overlooking the Odeonplatz.
Even though we do not have
this large-a-park in our country,
I suggest the huge Englischer
Garten, which is the English
Garden located at the banks of
the Isar River linked by a pass
to the northeast tip of the park.
I use the word ‘huge’ because it
really is. I still wonder if it is okay
to call this place a garden or a
park. Maybe we should call it a
forest because it covers an area
of 370 hectares which is almost
thrice the size of the historical
Munich region and which is also
much greater than Central Park in
New York or Hyde Park in London
with even a lake inside it. The
English Garden where tourists
get lost easily and where Munich
locals come for walking, running,
walking their dogs, biking, surfing
or drinking beer awaits you. Yes, I
just used the word ‘surfing’ in the
previous sentence. It is a Munich
craze that is made possible by
the artificial waves created on
one of the river bayou. Eisbach
surfers are cool kids who surf
here day and night all seasons.
English Garden has been built
during 1789-1790 and has taken
its name from the “gardening
with a view” trend in England
at the time. Do not spend time
looking for English tea here.
But you can find a Japanese
Teahouse, a Greek Temple and
a Chinese Tower (Chinesischer
Turm). The open space around
the Chinese Tower is home to a
large biergarten for 7000 people
where one can drink beer on
wooden banks. There are again
musicians performing in Bavarian
clothes at the tower. Everything
is self-service. There are many
food and beer selling spots.
There are also stands that sell
French fries, sausages, ham and
smoked ringa fish. You can buy
yellow (pilsener), dark yellow
(weisser-wheat beer) and brown
(heavier and with more alcohol)
beer in jugs of different sizes.
One can understand from this
calm and cheerful environment
that the main goal in Germany is
not drinking alcohol but enjoying
one’s life by spreading the
drinking experience to longer
hours.
Every city needs an
Olympic experience
Another wide and open area
preferred by Munich locals for
weekends and holidays is the
Olympiapark located to the
north of the city. It is a giant
sports complex built especially
for the eventful (see Black
September) 1972 Olympic
1...,112,113,114,115,116,117,118,119,120,121 123,124,125,126,127,128,129,130,131,...132
Powered by FlippingBook