36
bursa dokusu
bursa motifs
kız da babası da bu evliliği
onaylamamış. Hatta Apollonia
Kralı, kızını Melde Kralı’ndan ve
oğlundan korumak için bir tepe
üzerinde saray yaptırarak kızını
buraya saklamış. Bunu duyan
Melde Kralı çok sinirlenmiş
ve Odryses Çayı’nın yolunu
değiştirip, suyun Apollonia
kentinin bulunduğu topraklara
akmasını sağlamış. Böylece
tüm Apollonia sular altında
kalmış ancak prensesin
bulunduğu saray kurtulmuş
ve kent ile birlikte etrafı sularla
çevrili bir ada olarak var
olmaya devam etmiş.” Zengin
tür çeşitliliği ve önemli bir
sulak alan olan Uluabat Gölü;
Anadolu’ya kuzeybatıdan
giren kuşların göç yolları
üzerinde bulunuşu, zengin
flora ve faunaya sahip oluşuyla
1998 yılında, sulak alanların
korunması ve sürdürülebilir
kullanımını sağlama amacıyla
İran’ın Ramsar şehrinde
imzalanan Ramsar Sözleşmesi
ile koruma altına alındı.
2001’de ise Dünya Yaşayan
Göller Listesi’ne dâhil edildi.
Türkiye’nin orta büyüklükteki
göllerinden bir tanesi olan
ve doğu-batı doğrultusunda
uzanan Uluabat Gölü, 24
kilometre uzunluğa ve 10
kilometre genişliğe sahip. En
geniş nilüfer yatakları burada
bulunuyor ve göl, koynunda
yaklaşık 21 balık türünü
barındırıyor.
Gölyazı’nın bir özelliği de
Apollon adına kurulduğu
bilinen 9 civarı yerleşim yeri
arasında, tatlı su kenarında
kurulmuş tek yer olması.
Gölyazı ilk adıyla Apolyont,
Antik Çağ’da Bithynia ve Mysia
arasında sınır olarak belirlenen
çayın üzerinde bir kentti. İsmi
ise Bergama Kralı 2. Attalos
tarafından Kraliçe Apollonis’i
onurlandırmak adına verilmişti.
Kuruluşu 2500 yıl öncesine
dayanan adada, İmparator
Hadrianus’un Bithynia’ya
yaptığı ziyaretin şerefine
dikilmiş olan bir yazı taşı var.
Roma Dönemi’nde adına
were made in the name of this
city during the Roman Empire
period which first became a
part of Bithynia Episcopacy
during the Byzantine Period
after which it became a part of
the Nicomedia (İzmit) and Kios
(Gemlik) Episcopacies. Osman
Bey chased the Kite Landlord all
the way here during the Bafeum
(Dimboz) War in the Ottoman
Empire period and conquered
Halilbey Island in 1302 thus
cutting off the connection of
Gölyazı with the Byzantine
Empire. The city was known by
the name of Theotokia until then
after which it became known
among the public as “Apolyont”.
Gölyazı is known in mythology
as the “City of the God of Light”.
According to the legend, Leto
who was pregnant with the child
of Zeus could find nowhere to
give birth because of Hera, the
jealous wife of Zeus. Finally Leto
found an island that thought little
of the threats by Hera thus giving
birth first to Artemis and then
Apollon, god of light. The island
has started to fill up with colorful
flowers after the birth of Apollon
thus coloring up like the Garden
of Eden. This courageous island
was of course none other than
Gölyazı.
Gölyazı had about 1000
households during the Ottoman
Empire period where Turks and
Greeks lived together and the
majority were the Greeks. The
source of income of the local
public is now agriculture, animal
breeding and mainly fishing
but back then there was also
sericulture. Gölyazı was an
important center of commerce
and a significant marketplace
where people lived together in
harmony. About 400 houses were
destroyed in the fire during the
1st World War. The village was
evacuated following the War of
Independence and migration to
nearby villages started. When
the war was over and everything
had come to a standstill, the
Turks returned but the Greeks
preferred to go to Greece. Turks
coming in from Thessaloniki
were placed in the houses at
Apolyont, the Greeks who could
never forget Apolyont which they
considered as their homeland
established another Apolyont
near a lake in Greece. Even
though they were physically