Dergi Bursa Ağustos-Eylül 2011 - page 95

93
yaşındayken doğasına uygun olmayan
bankacılığı bırakarak kendini tamamen
resme verdi. Ancak işini bıraktığı için
ciddi maddi sıkıntı çeken ailesi ile
çok geçmeden sorunlar ve çatışmalar
yaşadı.
Gauguin’in bohem hayatına ayak
uyduramayan karısı, çocuklarıyla
Kopenhag'da yaşayan ailesinin yanına
taşındı. Gauguin peşlerinden gittiyse
de orda yaşamayı beceremedi ve
Paris'e geri döndü. Bu dönemde diğer
izlenimci ressamlardan Monet, Sisley
ve Pissarro'nun etkisinde kalarak birçok
resim yaptı. 1880–1886 yılları arasında
düzenlenen izlenimci sergilerin
dördüne katıldı. 1886 yılında hem
geçim sıkıntısı nedeniyle hem de büyük
şehrin kalabalığından ve gürültüsünden
kaçmak için Kuzey Fransa'nın Pont-
Aven bölgesine yerleşti. Serüveni
hala bitmemişti. Arayış onu daha da
güçlendiriyordu. Her gittiği yerde
kendine özgü yorumlarla sanat eserleri
ortaya koyuyordu. Pont Aven onun için
bir dönüm noktası oldu. Burada kendini
tamamen resme verdi. Köylü portreleri
ve köy yaşamını tema olarak seçti.
Genç sanatçı Emile Bernard ile birlikte
sentetizm adını verdikleri yeni üslup
yine burada gelişti.
Macera tutkusu hiç bitmiyordu. Tam
her şey yoluna girmişken, 1887 yılında
ani bir kararla Panama'ya gitti. O
sırada yeni açılmakta olan Panama
Kanalı'nın inşaatında çalıştı. Tek umudu
para toplayıp yolculuğuna devam
edebilmekti ama başarılı olamadı ve
Fransa'ya geri dönmek zorunda kaldı.
Paris'te bir kaç ay sefalet çekti. Eski
dostlarının yardımıyla birkaç tablosunu
ancak satabildi ve tekrar Port-Aven'e
geri dönme kararı aldı. Orası onun
mabediydi. Burada yarattığı eserler
sanat anlayışını özetliyordu. Halk sanatı
ve ilkel sanata olan ilgisi ve üslubunda
geliştirdiği yeni yaklaşımlar onu
izlenimcilikten uzaklaştırdı.
1888 yılı geldiğinde kendisini yeni
bir maceranın içinde buldu. Arles'e
giderek Paris'teyken tanıştığı Van Gogh
yanında çalışmaya başladı. İkili uzun
kır gezilerine çıkıyor burada bütün
gün resim yaparak vakit geçiriyordu.
Ancak aralarında çıkan tartışmalar son
noktaya varınca buradan da ayrıldı.
Paris'te sanat çevrelerinde artık tanınan
ve önemsenen biri olmuştu. Ancak
uzak dünyalara yeniden karşı konulmaz
bir özlem duyarak 1891'de Tahiti'ye
gitmek üzere Fransa'dan ayrıldı. Diğer
bir deyişle içi içine sığmıyordu.
Tahiti'de uygarlıktan uzakta yerlilerle
iç içe yaşıyor onların resimlerini
yapıyordu. Üslubunu da değiştirdi.
Post-empresyonizme yaklaştı ve
en tanınan eserlerini burada yaptı.
1883 Temmuz ayında Paris'e dönse
de yeniden Tahiti'ye dönmek için
büyük bir istek duyarak iki yıl sonra
yeniden buraya geldi. Burada kaldığı
sürede yaptığı ''Nereden Geliyoruz?
Kimiz? Nereye Gidiyoruz?'' (1897)
isimli resminde; yaşamın kökenini,
aşkın ve ölümün anlamını sorguladı.
Tahiti’deki ilkel sanatlardan etkilenerek
birçok ahşap heykel de üretti.
Kültürler arası bir harman sergileyip
eserlerini bu çizgide hazırladı. Paul
Gauguin, ülkesine dönemeden 1903
yılında Tahiti'de frengi hastalığından
hayatını kaybetti. Hayatı boyunca
beslendiği yolculukları resimlerine
taşıdı. Geçtiğimiz yüzyıla derinden izler
bırakan Gauguin’in yaptığı ve yaşadığı
bir serüvendi. Bıraktığı izler sayesinde
serüveni hiç bitmedi...
1...,85,86,87,88,89,90,91,92,93,94 96,97,98,99,100,101,102,103,104,105,...124
Powered by FlippingBook